Selected
Original Text
Suleyman Ates
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
90:1
لَآ أُقْسِمُ بِهَـٰذَا ٱلْبَلَدِ
90:1
Yoo, and içerim bu kente, - Suleyman Ates (Turkish)
90:2
وَأَنتَ حِلٌّۢ بِهَـٰذَا ٱلْبَلَدِ
90:2
Ki sen bu şehire girmekte(burada yaşamakta)sın. - Suleyman Ates (Turkish)
90:3
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ
90:3
Ve (and içerim) doğurucuya ve doğurduğuna ki, - Suleyman Ates (Turkish)
90:4
لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَـٰنَ فِى كَبَدٍ
90:4
Biz insanı zorluk arasında yarattık. - Suleyman Ates (Turkish)
90:5
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ
90:5
İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor? - Suleyman Ates (Turkish)
90:6
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا
90:6
(Gösteriş ve övünme için) "Ben birçok mal telef ettim" diyor. - Suleyman Ates (Turkish)
90:7
أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُۥٓ أَحَدٌ
90:7
Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor? - Suleyman Ates (Turkish)
90:8
أَلَمْ نَجْعَل لَّهُۥ عَيْنَيْنِ
90:8
Biz ona vermedik mi: İki göz - Suleyman Ates (Turkish)
90:9
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ
90:9
Bir dil, iki dudak? - Suleyman Ates (Turkish)
90:10
وَهَدَيْنَـٰهُ ٱلنَّجْدَيْنِ
90:10
Ona iki tepeyi (anasının iki memesini emmenin veya hayır ve şerrin yolunu) gösterdik. - Suleyman Ates (Turkish)
90:11
فَلَا ٱقْتَحَمَ ٱلْعَقَبَةَ
90:11
Fakat o, sarp yokuşa atılamadı. - Suleyman Ates (Turkish)
90:12
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْعَقَبَةُ
90:12
Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? - Suleyman Ates (Turkish)
90:13
فَكُّ رَقَبَةٍ
90:13
Bir boynu (kölelik zincirinden) çözmek, - Suleyman Ates (Turkish)
90:14
أَوْ إِطْعَـٰمٌ فِى يَوْمٍ ذِى مَسْغَبَةٍ
90:14
Yahut açlık gününde doyurmaktır: - Suleyman Ates (Turkish)
90:15
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ
90:15
Akraba olan yetimi, - Suleyman Ates (Turkish)
90:16
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ
90:16
Yahut hiçbir şeyi olmayan yoksulu. - Suleyman Ates (Turkish)
90:17
ثُمَّ كَانَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا۟ بِٱلْمَرْحَمَةِ
90:17
Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak. - Suleyman Ates (Turkish)
90:18
أُو۟لَـٰٓئِكَ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ
90:18
İşte onlar sağın adamlarıdır (Kitabı sağından verilen uğurlu kişilerdir). - Suleyman Ates (Turkish)
90:19
وَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَـٰتِنَا هُمْ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
90:19
Ayetlerimizi tanımayanlar ise solun adamlarıdır (Kitabı solundan verilen uğursuz kişilerdir). - Suleyman Ates (Turkish)
90:20
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌۢ
90:20
Onlara (kapıları) üzerlerine kilitlenecek bir ateş vardır! - Suleyman Ates (Turkish)