Selected
Original Text
Diyanet Isleri
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
75:1
لَآ أُقْسِمُ بِيَوْمِ ٱلْقِيَـٰمَةِ
75:1
Kıyamet gününe yemin ederim. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:2
وَلَآ أُقْسِمُ بِٱلنَّفْسِ ٱللَّوَّامَةِ
75:2
Ve nedamet çeken nefse yemin ederim. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:3
أَيَحْسَبُ ٱلْإِنسَـٰنُ أَلَّن نَّجْمَعَ عِظَامَهُۥ
75:3
İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor? - Diyanet Isleri (Turkish)
75:4
بَلَىٰ قَـٰدِرِينَ عَلَىٰٓ أَن نُّسَوِّىَ بَنَانَهُۥ
75:4
Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:5
بَلْ يُرِيدُ ٱلْإِنسَـٰنُ لِيَفْجُرَ أَمَامَهُۥ
75:5
Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:6
يَسْـَٔلُ أَيَّانَ يَوْمُ ٱلْقِيَـٰمَةِ
75:6
Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:7
فَإِذَا بَرِقَ ٱلْبَصَرُ
75:7
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:8
وَخَسَفَ ٱلْقَمَرُ
75:8
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:9
وَجُمِعَ ٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ
75:9
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:10
يَقُولُ ٱلْإِنسَـٰنُ يَوْمَئِذٍ أَيْنَ ٱلْمَفَرُّ
75:10
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:11
كَلَّا لَا وَزَرَ
75:11
Hayır; hayır; bir sığınak yoktur. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:12
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمُسْتَقَرُّ
75:12
O gün, sen, Rabbinin huzuruna varıp durursun. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:13
يُنَبَّؤُا۟ ٱلْإِنسَـٰنُ يَوْمَئِذٍۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
75:13
O gün, insanoğluna önde ve sonda yaptığı ne varsa bildirilir. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:14
بَلِ ٱلْإِنسَـٰنُ عَلَىٰ نَفْسِهِۦ بَصِيرَةٌ
75:14
Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:15
وَلَوْ أَلْقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ
75:15
Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:16
لَا تُحَرِّكْ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعْجَلَ بِهِۦٓ
75:16
Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:17
إِنَّ عَلَيْنَا جَمْعَهُۥ وَقُرْءَانَهُۥ
75:17
Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:18
فَإِذَا قَرَأْنَـٰهُ فَٱتَّبِعْ قُرْءَانَهُۥ
75:18
Biz onu Cebrail'e okuttuğumuz zaman, onun okumasını dinle. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:19
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا بَيَانَهُۥ
75:19
Sonra onu sana açıklamak Bize düşer. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:20
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ ٱلْعَاجِلَةَ
75:20
Hayır, hayır! Sizler, çabuk elde edeceğiniz dünya nimetlerini seversiniz. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:21
وَتَذَرُونَ ٱلْـَٔاخِرَةَ
75:21
Ahireti bırakırsınız. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:22
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاضِرَةٌ
75:22
O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:23
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
75:23
O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:24
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍۭ بَاسِرَةٌ
75:24
O gün bir takım yüzler de asıktır. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:25
تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
75:25
Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:26
كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِىَ
75:26
Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:27
وَقِيلَ مَنْ ۜ رَاقٍ
75:27
Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:28
وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلْفِرَاقُ
75:28
Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:29
وَٱلْتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ
75:29
Bacaklar birbirine dolaşır. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:30
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمَسَاقُ
75:30
O gün sevk Rabbin huzurunadır. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:31
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
75:31
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:32
وَلَـٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
75:32
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:33
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ
75:33
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:34
أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ
75:34
Sana yazıklar olsun, yazıklar! - Diyanet Isleri (Turkish)
75:35
ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰٓ
75:35
Daha ne olsun, sana yazıklar olsun, yazıklar! - Diyanet Isleri (Turkish)
75:36
أَيَحْسَبُ ٱلْإِنسَـٰنُ أَن يُتْرَكَ سُدًى
75:36
İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır? - Diyanet Isleri (Turkish)
75:37
أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِىٍّ يُمْنَىٰ
75:37
O, katılan bir meni damlası değil miydi? - Diyanet Isleri (Turkish)
75:38
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ
75:38
Sonra kan pıhtısı olmuş, sonra Allah onu yaratıp şekil vermişti. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:39
فَجَعَلَ مِنْهُ ٱلزَّوْجَيْنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلْأُنثَىٰٓ
75:39
Ondan, erkek, dişi iki cins yaratmıştı. - Diyanet Isleri (Turkish)
75:40
أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَـٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يُحْـِۧىَ ٱلْمَوْتَىٰ
75:40
Bunları yapan Allah'ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? Elbette yeter. - Diyanet Isleri (Turkish)