Selected
Original Text
Diyanet Vakfi
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
88:1
هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْغَـٰشِيَةِ
88:1
(Resulüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi? - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:2
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَـٰشِعَةٌ
88:2
O gün bir takım yüzler zelildir, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:3
عَامِلَةٌ نَّاصِبَةٌ
88:3
Durmadan çalışır, (fakat boşuna) yorulur, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:4
تَصْلَىٰ نَارًا حَامِيَةً
88:4
Kızgın ateşe girer. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:5
تُسْقَىٰ مِنْ عَيْنٍ ءَانِيَةٍ
88:5
Onlara kaynar su pınarından içirilir. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:6
لَّيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٍ
88:6
Onlar için kuru dikenden başka yemek yoktur, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:7
لَّا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِى مِن جُوعٍ
88:7
O ise ne besler ne de açlığı giderir. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:8
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَّاعِمَةٌ
88:8
O gün bir takım yüzler de vardır ki, mutludurlar, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:9
لِّسَعْيِهَا رَاضِيَةٌ
88:9
(dünyadaki) çabalarından hoşnut olmuşlardır, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:10
فِى جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
88:10
Yüce bir cennettedirler. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:11
لَّا تَسْمَعُ فِيهَا لَـٰغِيَةً
88:11
Orada boş bir söz işitmezler. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:12
فِيهَا عَيْنٌ جَارِيَةٌ
88:12
Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:13
فِيهَا سُرُرٌ مَّرْفُوعَةٌ
88:13
Yükseltilmiş tahtlar, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:14
وَأَكْوَابٌ مَّوْضُوعَةٌ
88:14
Konulmuş kadehler, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:15
وَنَمَارِقُ مَصْفُوفَةٌ
88:15
Sıra sıra dizilmiş yastıklar, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:16
وَزَرَابِىُّ مَبْثُوثَةٌ
88:16
Serilmiş halılar vardır. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:17
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلْإِبِلِ كَيْفَ خُلِقَتْ
88:17
(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı? - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:18
وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
88:18
Göğe bakmıyorlar mı nasıl yükseltilmiş? - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:19
وَإِلَى ٱلْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
88:19
Dağların nasıl dikildiğine, bakmazlar mı? - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:20
وَإِلَى ٱلْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
88:20
Yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı? - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:21
فَذَكِّرْ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٌ
88:21
O halde (Resulüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:22
لَّسْتَ عَلَيْهِم بِمُصَيْطِرٍ
88:22
Onların üzerinde bir zorba değilsin. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:23
إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ
88:23
Ancak yüz çevirir inkar ederse, - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:24
فَيُعَذِّبُهُ ٱللَّهُ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَكْبَرَ
88:24
İşte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:25
إِنَّ إِلَيْنَآ إِيَابَهُمْ
88:25
Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir. - Diyanet Vakfi (Turkish)
88:26
ثُمَّ إِنَّ عَلَيْنَا حِسَابَهُم
88:26
Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir. - Diyanet Vakfi (Turkish)