Selected

Original Text
Suleyman Ates

Available Translations

44 Ad-Dukhān ٱلدُّخَان

< Previous   59 Āyah   The Smoke      Next >  

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.

44:1 حمٓ
44:1 Ha mim. - Suleyman Ates (Turkish)

44:2 وَٱلْكِتَـٰبِ ٱلْمُبِينِ
44:2 Apaçık Kitaba andolsun ki, - Suleyman Ates (Turkish)

44:3 إِنَّآ أَنزَلْنَـٰهُ فِى لَيْلَةٍ مُّبَـٰرَكَةٍ ۚ إِنَّا كُنَّا مُنذِرِينَ
44:3 Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz, uyarıcıyız. - Suleyman Ates (Turkish)

44:4 فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ
44:4 Her hikmetli emir, o gecede ayırdedilir; - Suleyman Ates (Turkish)

44:5 أَمْرًا مِّنْ عِندِنَآ ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ
44:5 Katımızdan (verilen her) emir. Çünkü biz elçi göndericiyiz. - Suleyman Ates (Turkish)

44:6 رَحْمَةً مِّن رَّبِّكَ ۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ
44:6 Senin Rabbinin acıması gereği olarak (gönderdiğimiz elçilere o gece emirlerimizi açıklar, vahiylerimizi bildiririz). Doğrusu O, işitendir, bilendir. - Suleyman Ates (Turkish)

44:7 رَبِّ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَآ ۖ إِن كُنتُم مُّوقِنِينَ
44:7 Eğer kesin olarak inanıyorsanız (bilin ki Allah), göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. - Suleyman Ates (Turkish)

44:8 لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْىِۦ وَيُمِيتُ ۖ رَبُّكُمْ وَرَبُّ ءَابَآئِكُمُ ٱلْأَوَّلِينَ
44:8 O'ndan başka tanrı yoktur, yaşatır, öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. - Suleyman Ates (Turkish)

44:9 بَلْ هُمْ فِى شَكٍّ يَلْعَبُونَ
44:9 Ama onlar, şüphe içinde oynuyorlar. - Suleyman Ates (Turkish)

44:10 فَٱرْتَقِبْ يَوْمَ تَأْتِى ٱلسَّمَآءُ بِدُخَانٍ مُّبِينٍ
44:10 Göğün, açık bir duman getireceği günü gözetle. - Suleyman Ates (Turkish)

44:11 يَغْشَى ٱلنَّاسَ ۖ هَـٰذَا عَذَابٌ أَلِيمٌ
44:11 (Duman) İnsanları sarar. Bu, acı bir azabdır. - Suleyman Ates (Turkish)

44:12 رَّبَّنَا ٱكْشِفْ عَنَّا ٱلْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ
44:12 Rabbimiz, bizden azabı kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz derler. - Suleyman Ates (Turkish)

44:13 أَنَّىٰ لَهُمُ ٱلذِّكْرَىٰ وَقَدْ جَآءَهُمْ رَسُولٌ مُّبِينٌ
44:13 Artık onlar nasıl düşünüp öğüt alacaklar (öğüt alma zamanı geçti)? Oysa kendilerine apaçık bir elçi gelmişti. - Suleyman Ates (Turkish)

44:14 ثُمَّ تَوَلَّوْا۟ عَنْهُ وَقَالُوا۟ مُعَلَّمٌ مَّجْنُونٌ
44:14 Ondan yüz çevirdiler: "Bu, öğretilmiştir, cinlenmiştir" dediler. - Suleyman Ates (Turkish)

44:15 إِنَّا كَاشِفُوا۟ ٱلْعَذَابِ قَلِيلًا ۚ إِنَّكُمْ عَآئِدُونَ
44:15 Biz sizden azabı birazcık kaldırırız ama siz yine (inkarınıza) dönersiniz. - Suleyman Ates (Turkish)

44:16 يَوْمَ نَبْطِشُ ٱلْبَطْشَةَ ٱلْكُبْرَىٰٓ إِنَّا مُنتَقِمُونَ
44:16 O gün büyük vuruşla vururuz; zira biz öc alıcıyız! - Suleyman Ates (Turkish)

44:17 ۞ وَلَقَدْ فَتَنَّا قَبْلَهُمْ قَوْمَ فِرْعَوْنَ وَجَآءَهُمْ رَسُولٌ كَرِيمٌ
44:17 Andolsun, onlardan önce Fir'avn toplumunu da (imkanlar vererek) sınadık. Onlara değerli bir elçi geldi, (şöyle diyerek): - Suleyman Ates (Turkish)

44:18 أَنْ أَدُّوٓا۟ إِلَىَّ عِبَادَ ٱللَّهِ ۖ إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ
44:18 Allah'ın kullarını bana teslim edin; çünkü ben sizin için güvenilir bir elçiyim. - Suleyman Ates (Turkish)

44:19 وَأَن لَّا تَعْلُوا۟ عَلَى ٱللَّهِ ۖ إِنِّىٓ ءَاتِيكُم بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ
44:19 Allah'a karşı ululanmayın. Ben size apaçık bir delil getiriyorum. - Suleyman Ates (Turkish)

44:20 وَإِنِّى عُذْتُ بِرَبِّى وَرَبِّكُمْ أَن تَرْجُمُونِ
44:20 Ben, beni taşla(yıp öldür)menizden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan(Allah)a sığındım. - Suleyman Ates (Turkish)

44:21 وَإِن لَّمْ تُؤْمِنُوا۟ لِى فَٱعْتَزِلُونِ
44:21 Eğer bana inanmadınızsa bari ben(im yolum)dan çekilin. - Suleyman Ates (Turkish)

44:22 فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ قَوْمٌ مُّجْرِمُونَ
44:22 Sonra (Musa): "Bunlar, suç işleyen bir toplumdur!" diye Rabbine du'a etti. - Suleyman Ates (Turkish)

44:23 فَأَسْرِ بِعِبَادِى لَيْلًا إِنَّكُم مُّتَّبَعُونَ
44:23 (Allah): "O halde kullarımı geceleyin yürüt. Çünkü takibedileceksiniz" (dedi). - Suleyman Ates (Turkish)

44:24 وَٱتْرُكِ ٱلْبَحْرَ رَهْوًا ۖ إِنَّهُمْ جُندٌ مُّغْرَقُونَ
44:24 Denizi (yarıp toplumunu geçirdikten sonra olduğu gibi) açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur. - Suleyman Ates (Turkish)

44:25 كَمْ تَرَكُوا۟ مِن جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ
44:25 Onlar geride nice şeyler bıraktılar: Bahçeler, çeşmeler. - Suleyman Ates (Turkish)

44:26 وَزُرُوعٍ وَمَقَامٍ كَرِيمٍ
44:26 Ekinler, güzel makamlar! - Suleyman Ates (Turkish)

44:27 وَنَعْمَةٍ كَانُوا۟ فِيهَا فَـٰكِهِينَ
44:27 Ve zevkü sefa sürdükleri nice ni'metler! - Suleyman Ates (Turkish)

44:28 كَذَٰلِكَ ۖ وَأَوْرَثْنَـٰهَا قَوْمًا ءَاخَرِينَ
44:28 İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik. - Suleyman Ates (Turkish)

44:29 فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلْأَرْضُ وَمَا كَانُوا۟ مُنظَرِينَ
44:29 Onlara gök ve yer ağlamadı. Ve kendilerine fırsat da verilmedi. - Suleyman Ates (Turkish)

44:30 وَلَقَدْ نَجَّيْنَا بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ مِنَ ٱلْعَذَابِ ٱلْمُهِينِ
44:30 Andolsun biz, İsrail oğullarını o küçültücü azabdan kurtardık: - Suleyman Ates (Turkish)

44:31 مِن فِرْعَوْنَ ۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيًا مِّنَ ٱلْمُسْرِفِينَ
44:31 Fir'avn'dan. Çünkü o, (insanları ezip) ululanan, sınırı aşanlardan biri idi. - Suleyman Ates (Turkish)

44:32 وَلَقَدِ ٱخْتَرْنَـٰهُمْ عَلَىٰ عِلْمٍ عَلَى ٱلْعَـٰلَمِينَ
44:32 Andolsun biz, onları bir bilgiye göre alemlere üstün kıldık. - Suleyman Ates (Turkish)

44:33 وَءَاتَيْنَـٰهُم مِّنَ ٱلْـَٔايَـٰتِ مَا فِيهِ بَلَـٰٓؤٌا۟ مُّبِينٌ
44:33 Onlara, içinde açık bir sınav bulunan ayetler verdik. - Suleyman Ates (Turkish)

44:34 إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ لَيَقُولُونَ
44:34 Şunlar (Kureyş kafirleri) de diyorlar ki: - Suleyman Ates (Turkish)

44:35 إِنْ هِىَ إِلَّا مَوْتَتُنَا ٱلْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُنشَرِينَ
44:35 İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz. - Suleyman Ates (Turkish)

44:36 فَأْتُوا۟ بِـَٔابَآئِنَآ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ
44:36 Doğru söylüyorsanız, babalarımızı getirin. - Suleyman Ates (Turkish)

44:37 أَهُمْ خَيْرٌ أَمْ قَوْمُ تُبَّعٍ وَٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ أَهْلَكْنَـٰهُمْ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ مُجْرِمِينَ
44:37 Onlar mı hayırlı, yoksa Tubba' kavmi ve onlardan önce gelen(kavim)ler mi? Suç işledikleri için biz onların hepsini helak ettik. - Suleyman Ates (Turkish)

44:38 وَمَا خَلَقْنَا ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَـٰعِبِينَ
44:38 Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları eğlenmek için yaratmadık! - Suleyman Ates (Turkish)

44:39 مَا خَلَقْنَـٰهُمَآ إِلَّا بِٱلْحَقِّ وَلَـٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
44:39 Onları sadece gerçek bir sebeple, (hikmetli bir gaye ile) yarattık. Fakat onların çoğu bilmiyorlar. - Suleyman Ates (Turkish)

44:40 إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ مِيقَـٰتُهُمْ أَجْمَعِينَ
44:40 (Hakkın batıldan ayrılacağı) Hüküm günü, hepsinin varacağı gündür. - Suleyman Ates (Turkish)

44:41 يَوْمَ لَا يُغْنِى مَوْلًى عَن مَّوْلًى شَيْـًٔا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
44:41 O gün dost, dostundan bir şey savamaz. Ve onlara yardım da edilmez. - Suleyman Ates (Turkish)

44:42 إِلَّا مَن رَّحِمَ ٱللَّهُ ۚ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ
44:42 Ancak Allah'ın acıdığı kimseler (kurtulur). Şüphesiz O, üstündür esirgeyendir. - Suleyman Ates (Turkish)

44:43 إِنَّ شَجَرَتَ ٱلزَّقُّومِ
44:43 Zakkum ağacı, - Suleyman Ates (Turkish)

44:44 طَعَامُ ٱلْأَثِيمِ
44:44 Günahkarların yemeğidir. - Suleyman Ates (Turkish)

44:45 كَٱلْمُهْلِ يَغْلِى فِى ٱلْبُطُونِ
44:45 Pota gibi karınlarda kaynar. - Suleyman Ates (Turkish)

44:46 كَغَلْىِ ٱلْحَمِيمِ
44:46 Sıcak suyun kaynaması gibi. - Suleyman Ates (Turkish)

44:47 خُذُوهُ فَٱعْتِلُوهُ إِلَىٰ سَوَآءِ ٱلْجَحِيمِ
44:47 (Allah, zebanilere emreder): "Tutun onu, cehennemin ortasına sürükleyin." - Suleyman Ates (Turkish)

44:48 ثُمَّ صُبُّوا۟ فَوْقَ رَأْسِهِۦ مِنْ عَذَابِ ٱلْحَمِيمِ
44:48 Sonra başının üstüne kaynar su azabından dökün! - Suleyman Ates (Turkish)

44:49 ذُقْ إِنَّكَ أَنتَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْكَرِيمُ
44:49 Tad, zira sen kendince üstündün, şerefliydin. - Suleyman Ates (Turkish)

44:50 إِنَّ هَـٰذَا مَا كُنتُم بِهِۦ تَمْتَرُونَ
44:50 İşte o kuşkulanıp durduğunuz şey budur!" - Suleyman Ates (Turkish)

44:51 إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى مَقَامٍ أَمِينٍ
44:51 Korunanlar ise güvenli bir makamdadır. - Suleyman Ates (Turkish)

44:52 فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ
44:52 Bahçelerde ve çeşme başlarında. - Suleyman Ates (Turkish)

44:53 يَلْبَسُونَ مِن سُندُسٍ وَإِسْتَبْرَقٍ مُّتَقَـٰبِلِينَ
44:53 İnce ipekten ve parlak atlastan giysiler giyerek karşılıklı otururlar. - Suleyman Ates (Turkish)

44:54 كَذَٰلِكَ وَزَوَّجْنَـٰهُم بِحُورٍ عِينٍ
44:54 Ayrıca onları, iri gözlü hurilerle de evlendirmişizdir. - Suleyman Ates (Turkish)

44:55 يَدْعُونَ فِيهَا بِكُلِّ فَـٰكِهَةٍ ءَامِنِينَ
44:55 Orada, güven içinde, her meyveyi isterler. - Suleyman Ates (Turkish)

44:56 لَا يَذُوقُونَ فِيهَا ٱلْمَوْتَ إِلَّا ٱلْمَوْتَةَ ٱلْأُولَىٰ ۖ وَوَقَىٰهُمْ عَذَابَ ٱلْجَحِيمِ
44:56 Orada ilk ölümden başka ölüm tadmazlar (sürekli yaşarlar). Ve (Allah) onları cehennem azabından korumuştur. - Suleyman Ates (Turkish)

44:57 فَضْلًا مِّن رَّبِّكَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ ٱلْفَوْزُ ٱلْعَظِيمُ
44:57 Rabbinden bir lutuf olarak (bu ni'metler kendilerine verilmiştir). İşte, o büyük başarı budur. - Suleyman Ates (Turkish)

44:58 فَإِنَّمَا يَسَّرْنَـٰهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
44:58 Biz o(Kur'a)nı senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar. - Suleyman Ates (Turkish)

44:59 فَٱرْتَقِبْ إِنَّهُم مُّرْتَقِبُونَ
44:59 Biraz bekle, onlar da beklemektedirler (yakında başlarına neler geleceğini göreceklerdir). - Suleyman Ates (Turkish)