Selected
Original Text
Abdulbaki Golpinarli
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
56:1
إِذَا وَقَعَتِ ٱلْوَاقِعَةُ
56:1
Ansızın kopacak kıyamet kopunca. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:2
لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ
56:2
Kopacağına dair söylenen sözlerde yalan yok. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:3
خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ
56:3
Halkı alçaltır, yüceltir. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:4
إِذَا رُجَّتِ ٱلْأَرْضُ رَجًّا
56:4
Yeryüzü şiddetli bir sarsıntıyla sarsılınca. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:5
وَبُسَّتِ ٱلْجِبَالُ بَسًّا
56:5
Ve dağlar, paramparça olunca. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:6
فَكَانَتْ هَبَآءً مُّنۢبَثًّا
56:6
Dağılmış zerre zerre toz haline gelince. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:7
وَكُنتُمْ أَزْوَٰجًا ثَلَـٰثَةً
56:7
Artık üç bölük olursunuz siz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:8
فَأَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ
56:8
Sağ taraf ehli, ama ne de sağ taraf ehli. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:9
وَأَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
56:9
Ve sol taraf ehli, ama ne de sol taraf ehli. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:10
وَٱلسَّـٰبِقُونَ ٱلسَّـٰبِقُونَ
56:10
Ve bir de ileri geçenler ki herkesi geçmişlerdir. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:11
أُو۟لَـٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ
56:11
Onlardır mabutlarına yaklaştırılanlar. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:12
فِى جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ
56:12
Naim cennetlerinde. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:13
ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ
56:13
Öncekilerin birçoğu. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:14
وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْـَٔاخِرِينَ
56:14
Sonra gelenlerdense azı onlardan. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:15
عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ
56:15
Altınlarla, mücevherlerle bezenmiş tahtlarda otururlar. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:16
مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَـٰبِلِينَ
56:16
Onlara yaslanırlar, birbirlerine karşı. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:17
يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ
56:17
İhtiyarlamıyan delikanlı hizmetçiler dolaşır etraflarında. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:18
بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ
56:18
Kaynağından doldurulmuş şaraplarla dolu taslarla ve ibriklerle ve kadehlerle. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:19
لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ
56:19
O şaraptan başları da ağrımaz ve sarhoş da olmazlar. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:20
وَفَـٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ
56:20
Beğendikleri meyvelerden. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:21
وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ
56:21
İstedikleri kuş etlerinden sunulur onlara. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:22
وَحُورٌ عِينٌ
56:22
Ve onlara kara gözlü huriler de var ki. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:23
كَأَمْثَـٰلِ ٱللُّؤْلُؤِ ٱلْمَكْنُونِ
56:23
Sanki haznelerde saklanmış inciler. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:24
جَزَآءًۢ بِمَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
56:24
Yaptıklarına karşılık. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:25
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا
56:25
Orada boş ve çirkin bir söz de duymazlar, günaha ait bir söz de. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:26
إِلَّا قِيلًا سَلَـٰمًا سَلَـٰمًا
56:26
Ancak, esenlik size, esenlik denir. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:27
وَأَصْحَـٰبُ ٱلْيَمِينِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْيَمِينِ
56:27
Ve sağ taraf ehli, ama ne de sağ taraf ehli. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:28
فِى سِدْرٍ مَّخْضُودٍ
56:28
Dikensiz sedir ağaçlarıyla. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:29
وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ
56:29
Ve meyveleri birbirine yaslanıp istiflenmiş muz ağaçlarıyla dolu bir yerdedir onlar. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:30
وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ
56:30
Ve uzayıp giden bir gölgelik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:31
وَمَآءٍ مَّسْكُوبٍ
56:31
Ve çağlayaçağlaya akan sular. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:32
وَفَـٰكِهَةٍ كَثِيرَةٍ
56:32
Ve birçok meyveler. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:33
لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ
56:33
Ne biter, zamanları geçer, ne yiyene yeme denir, yeter. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:34
وَفُرُشٍ مَّرْفُوعَةٍ
56:34
ve yüksek döşekler. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:35
إِنَّآ أَنشَأْنَـٰهُنَّ إِنشَآءً
56:35
Şüphe yok ki biz, onların eşlerini de yeniden yarattık. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:36
فَجَعَلْنَـٰهُنَّ أَبْكَارًا
56:36
Onları, kız oğlan kız olarak halkettik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:37
عُرُبًا أَتْرَابًا
56:37
Cilveli, şirin sözlü, eşlerine aşık ve onlarla yaşıt kıldık. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:38
لِّأَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ
56:38
Sağ taraf ehli için. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:39
ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ
56:39
Onlarda, evvelkilerden de birçok topluluk var. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:40
وَثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْـَٔاخِرِينَ
56:40
Ve sonra gelenlerden de birçok topluluk. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:41
وَأَصْحَـٰبُ ٱلشِّمَالِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلشِّمَالِ
56:41
Ve sol taraf ehli, ama ne de sol taraf ehli. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:42
فِى سَمُومٍ وَحَمِيمٍ
56:42
Onlar, iliklere kadar işleyen bir sam yeli içinde, kaynar sular içmedeler. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:43
وَظِلٍّ مِّن يَحْمُومٍ
56:43
Ve karardıkça kararan bir dumanın gölgesindeler. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:44
لَّا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ
56:44
Ne bir serinlik var, ne bir güzellik var. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:45
إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُتْرَفِينَ
56:45
Bundan önce onlar, nimetler içindeydi. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:46
وَكَانُوا۟ يُصِرُّونَ عَلَى ٱلْحِنثِ ٱلْعَظِيمِ
56:46
Ve büyük günahları yapmada ısrar ederlerdi. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:47
وَكَانُوا۟ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَـٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
56:47
Ve biz derlerdi, ölüp bir yığın toprak ve kemik olduktan sonra mı dirileceğiz? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:48
أَوَءَابَآؤُنَا ٱلْأَوَّلُونَ
56:48
Yoksa önceden gelip geçen atalarımız mı dirilecek? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:49
قُلْ إِنَّ ٱلْأَوَّلِينَ وَٱلْـَٔاخِرِينَ
56:49
De ki: Şüphe yok, öncekiler de, sonra gelenler de. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:50
لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَـٰتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
56:50
Elbette bilinen günün muayyen ve mukadder vaktinde toplanacaksınız. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:51
ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلْمُكَذِّبُونَ
56:51
Sonra da siz ey yalanlayan sapıklar, şüphe yok ki. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:52
لَـَٔاكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ
56:52
Zakkum ağacının meyvesinden yiyeceksiniz elbet. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:53
فَمَالِـُٔونَ مِنْهَا ٱلْبُطُونَ
56:53
Derken karınlar, dolup şişecek. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:54
فَشَـٰرِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ ٱلْحَمِيمِ
56:54
Derken üstüne, kaynar su içeceksiniz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:55
فَشَـٰرِبُونَ شُرْبَ ٱلْهِيمِ
56:55
Derken susuzluk illetine uğrayıp içecekiçecek de kanmayacaksınız. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:56
هَـٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ ٱلدِّينِ
56:56
Budur ceza günü ziyafetleri. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:57
نَحْنُ خَلَقْنَـٰكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ
56:57
Biz yarattık sizi, hala mı gerçeklemezsiniz? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:58
أَفَرَءَيْتُم مَّا تُمْنُونَ
56:58
Görmez misiniz rahimlere döktüğüm bir katre suyu? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:59
ءَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُۥٓ أَمْ نَحْنُ ٱلْخَـٰلِقُونَ
56:59
Siz mi yaratıyorsunuz onu, yoksa biz mi yaratmadayız? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:60
نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ ٱلْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
56:60
Biz takdir ettik aranızda ölümü ve kimse geçemez önümüze bizim. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:61
عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَـٰلَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِى مَا لَا تَعْلَمُونَ
56:61
Sizin gibi bir topluluk yaratıp yerinize geçirmek istersek ve sizi de, bilmediğiniz bir şekle döndürmeyi dilersek. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:62
وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ ٱلنَّشْأَةَ ٱلْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ
56:62
Ve andolsun ki ilk yaratılışı biliyorsunuz, biliyorsunuz da ne diye düşünmüyorsunuz? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:63
أَفَرَءَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ
56:63
Görmez misiniz ektiğiniz tohumu? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:64
ءَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُۥٓ أَمْ نَحْنُ ٱلزَّٰرِعُونَ
56:64
Siz mi bitiriyorsunuz onu, yoksa biz mi bitirmedeyiz? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:65
لَوْ نَشَآءُ لَجَعَلْنَـٰهُ حُطَـٰمًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
56:65
Dilersek elbette onu kurutup çerçöp haline getirirdik de şaşırırkalır, nadim olurdururdunuz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:66
إِنَّا لَمُغْرَمُونَ
56:66
Gerçekten de biz derdiniz, ziyan ettik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:67
بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
56:67
Hayır, biz mahrum olduk. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:68
أَفَرَءَيْتُمُ ٱلْمَآءَ ٱلَّذِى تَشْرَبُونَ
56:68
Görmez misiniz içtiğiniz suyu? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:69
ءَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ ٱلْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنزِلُونَ
56:69
Siz mi yağdırıyorsunuz onu buluttan, yoksa biz mi yağdırmadayız? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:70
لَوْ نَشَآءُ جَعَلْنَـٰهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ
56:70
Dileseydik onu tuzlu, acı bir su haline getirirdik, hala mı şükretmezsiniz? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:71
أَفَرَءَيْتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِى تُورُونَ
56:71
Görmez misiniz çakmakla çakıp yaktığınız ateşi? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:72
ءَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَآ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنشِـُٔونَ
56:72
Siz mi onun ağacını meydana getiriyorsunuz, yoksa biz mi meydana getirmedeyiz? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:73
نَحْنُ جَعَلْنَـٰهَا تَذْكِرَةً وَمَتَـٰعًا لِّلْمُقْوِينَ
56:73
Biz onu, cehennem ateşini bir andırma ve çöllerde konup göçenlere bir fayda olarak halkettik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:74
فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ
56:74
Artık pek ulu Rabbinin adını anarak tenzih et onu. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:75
۞ فَلَآ أُقْسِمُ بِمَوَٰقِعِ ٱلنُّجُومِ
56:75
Andolsun yıldızların yerlerine. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:76
وَإِنَّهُۥ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ
56:76
Ve şüphe yok ki bu, elbette pek büyük bir anttır bilseniz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:77
إِنَّهُۥ لَقُرْءَانٌ كَرِيمٌ
56:77
Şüphe yok ki bu, pek güzel ve şerefli Kur'an'dır. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:78
فِى كِتَـٰبٍ مَّكْنُونٍ
56:78
Saklanmış bir kitapta. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:79
لَّا يَمَسُّهُۥٓ إِلَّا ٱلْمُطَهَّرُونَ
56:79
Ona, temiz olanlardan başkaları dokunamaz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:80
تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَـٰلَمِينَ
56:80
Alemlerin Rabbinden indirilmiştir. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:81
أَفَبِهَـٰذَا ٱلْحَدِيثِ أَنتُم مُّدْهِنُونَ
56:81
Artık siz, bu sözü mü yalanlayacaksınız? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:82
وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
56:82
Ve o kitaptan nasibiniz, yalnız onu yalanlamaktan ibaret mi olacak? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:83
فَلَوْلَآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلْحُلْقُومَ
56:83
Hani can gırtlağa gelince. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:84
وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
56:84
Siz de o sırada bakar durursunuz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:85
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَـٰكِن لَّا تُبْصِرُونَ
56:85
Ve biz, ona sizden daha yakınız ve fakat göremezsiniz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:86
فَلَوْلَآ إِن كُنتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ
56:86
İnanmıyorsanız, ceza görmeyeceğinizi sanıyorsanız. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:87
تَرْجِعُونَهَآ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ
56:87
O gırtlağa gelen canı geri çevirin bakalım doğru söylüyorsanız. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:88
فَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ
56:88
Artık o kişi yakınlaştırılanlardansa. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:89
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ
56:89
Artık ona huzur ve rahat ve rızık ve Naim cenneti. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:90
وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنْ أَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ
56:90
Ve ama sağ taraf ehlindense. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:91
فَسَلَـٰمٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ
56:91
Artık esenlik sana sağ taraf ehlinden. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:92
وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلْمُكَذِّبِينَ ٱلضَّآلِّينَ
56:92
Ve ama yalanlayan sapıklardansa. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:93
فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ
56:93
Kaynar suyla ziyafet ona. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:94
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ
56:94
Ve cehenneme atılma. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:95
إِنَّ هَـٰذَا لَهُوَ حَقُّ ٱلْيَقِينِ
56:95
Şüphe yok ki bu, haktır, gerçeğin ta kendisidir. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)
56:96
فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ
56:96
Artık pek ulu Rabbinin adını anarak tenzih et onu. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)