Selected
Original Text
Suleyman Ates
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
55:1
ٱلرَّحْمَـٰنُ
55:1
Çok merhametli (Allah), - Suleyman Ates (Turkish)
55:2
عَلَّمَ ٱلْقُرْءَانَ
55:2
Kur'an'ı öğretti. - Suleyman Ates (Turkish)
55:3
خَلَقَ ٱلْإِنسَـٰنَ
55:3
İnsanı yarattı. - Suleyman Ates (Turkish)
55:4
عَلَّمَهُ ٱلْبَيَانَ
55:4
Ona beyanı (konuşup, düşüncelerini açıklamayı) öğretti. - Suleyman Ates (Turkish)
55:5
ٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ
55:5
Güneş de, Ay da bir hesap ile(cereyan etmekte)dir. - Suleyman Ates (Turkish)
55:6
وَٱلنَّجْمُ وَٱلشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
55:6
Necm (bitkiler, yıldızlar) ve ağaçlar (Allah'a) secde etmektedirler. - Suleyman Ates (Turkish)
55:7
وَٱلسَّمَآءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ ٱلْمِيزَانَ
55:7
Göğü yükseltti ve mizanı koydu. - Suleyman Ates (Turkish)
55:8
أَلَّا تَطْغَوْا۟ فِى ٱلْمِيزَانِ
55:8
Tartıda taşkınlık edip dengeyi bozmayın. - Suleyman Ates (Turkish)
55:9
وَأَقِيمُوا۟ ٱلْوَزْنَ بِٱلْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا۟ ٱلْمِيزَانَ
55:9
Tartıyı adaletle yapın, terazide eksiklik yapmayın. - Suleyman Ates (Turkish)
55:10
وَٱلْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ
55:10
(Allah) Yeri halk için koydu. - Suleyman Ates (Turkish)
55:11
فِيهَا فَـٰكِهَةٌ وَٱلنَّخْلُ ذَاتُ ٱلْأَكْمَامِ
55:11
Onda meyva(lar) ve salkımlı hurmalar var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:12
وَٱلْحَبُّ ذُو ٱلْعَصْفِ وَٱلرَّيْحَانُ
55:12
Saplı ve yapraklı dane(ler) ve hoş kokulu bitkiler var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:13
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:13
(Ey cinler ve insanlar topluluğu) Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:14
خَلَقَ ٱلْإِنسَـٰنَ مِن صَلْصَـٰلٍ كَٱلْفَخَّارِ
55:14
İnsanı kiremit gibi pişmiş çamurdan yarattı. - Suleyman Ates (Turkish)
55:15
وَخَلَقَ ٱلْجَآنَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ
55:15
Cin'i de halis ateşten yarattı. - Suleyman Ates (Turkish)
55:16
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:16
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:17
رَبُّ ٱلْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ ٱلْمَغْرِبَيْنِ
55:17
İki doğunun ve iki batının Rabbidir. - Suleyman Ates (Turkish)
55:18
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:18
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:19
مَرَجَ ٱلْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
55:19
İki denizi salıverdi, birbirine kavuşuyorlar, - Suleyman Ates (Turkish)
55:20
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ
55:20
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar. - Suleyman Ates (Turkish)
55:21
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:21
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:22
يَخْرُجُ مِنْهُمَا ٱللُّؤْلُؤُ وَٱلْمَرْجَانُ
55:22
İkisinden de inci ve mercan çıkar. - Suleyman Ates (Turkish)
55:23
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:23
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:24
وَلَهُ ٱلْجَوَارِ ٱلْمُنشَـَٔاتُ فِى ٱلْبَحْرِ كَٱلْأَعْلَـٰمِ
55:24
Denizde koca dağlar gibi akıp giden kocaman gemiler de O'nundur. - Suleyman Ates (Turkish)
55:25
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:25
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:26
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
55:26
(Yer) Üzerinde bulunan her şey yok olacaktır. - Suleyman Ates (Turkish)
55:27
وَيَبْقَىٰ وَجْهُ رَبِّكَ ذُو ٱلْجَلَـٰلِ وَٱلْإِكْرَامِ
55:27
Yalnız Rabbinin celal ve ikram sahibi yüzü baki kalacaktır. - Suleyman Ates (Turkish)
55:28
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:28
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:29
يَسْـَٔلُهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِى شَأْنٍ
55:29
Göklerde ve yerde bulunanlar (her şeyi) O'ndan isterler. O, her gün (her an) yeni bir iştedir. - Suleyman Ates (Turkish)
55:30
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:30
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:31
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَ ٱلثَّقَلَانِ
55:31
Ey iki sekal, sizin için de boş vaktimiz olacak (sizin de hesabınızı göreceğiz). - Suleyman Ates (Turkish)
55:32
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:32
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:33
يَـٰمَعْشَرَ ٱلْجِنِّ وَٱلْإِنسِ إِنِ ٱسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا۟ مِنْ أَقْطَارِ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ فَٱنفُذُوا۟ ۚ لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَـٰنٍ
55:33
Ey cinler ve insanlar topluluğu, göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeğe gücünüz yeterse geçin gidin. Ancak kudretle geçebilirsiniz. - Suleyman Ates (Turkish)
55:34
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:34
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:35
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ
55:35
İkinizin de üzerine, ateşten yalın alev ve kıpkızıl bir duman (yahut erimiş bakır) gönderilir, başaramazsınız. - Suleyman Ates (Turkish)
55:36
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:36
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:37
فَإِذَا ٱنشَقَّتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَٱلدِّهَانِ
55:37
Gök yarılıp da erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman... - Suleyman Ates (Turkish)
55:38
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:38
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:39
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْـَٔلُ عَن ذَنۢبِهِۦٓ إِنسٌ وَلَا جَآنٌّ
55:39
O gün ne insana, ne de cin'e günahından sorulur. - Suleyman Ates (Turkish)
55:40
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:40
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:41
يُعْرَفُ ٱلْمُجْرِمُونَ بِسِيمَـٰهُمْ فَيُؤْخَذُ بِٱلنَّوَٰصِى وَٱلْأَقْدَامِ
55:41
Suçlular, simalarından tanınır, alınlar(ın)dan ve ayaklar(ın)dan tutulur. - Suleyman Ates (Turkish)
55:42
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:42
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:43
هَـٰذِهِۦ جَهَنَّمُ ٱلَّتِى يُكَذِّبُ بِهَا ٱلْمُجْرِمُونَ
55:43
İşte bu, suçluların yalanladığı cehennemdir! - Suleyman Ates (Turkish)
55:44
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ ءَانٍ
55:44
Onunla kaynar su arasında dolaşırlar. - Suleyman Ates (Turkish)
55:45
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:45
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:46
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِۦ جَنَّتَانِ
55:46
Rabbinin divanında dur(up hesap ver)mekten korkan kimseye iki cennet var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:47
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:47
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:48
ذَوَاتَآ أَفْنَانٍ
55:48
İkisinin de çeşitli ağaçları, meyvaları var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:49
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:49
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:50
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ
55:50
İkisinde de akıp giden iki kaynak var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:51
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:51
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:52
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَـٰكِهَةٍ زَوْجَانِ
55:52
İkisinde de her meyvadan iki çift var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:53
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:53
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:54
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ فُرُشٍۭ بَطَآئِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ ۚ وَجَنَى ٱلْجَنَّتَيْنِ دَانٍ
55:54
(Orada) Astarları kalın atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de devşirmesi yakındır. - Suleyman Ates (Turkish)
55:55
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:55
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:56
فِيهِنَّ قَـٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّ
55:56
Onlarda bakışları kısa (yalnız kocalarına bakan) öyle dilberler de var ki, bunlardan önce onları ne insan, ne de cin kanatmamıştır. - Suleyman Ates (Turkish)
55:57
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:57
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:58
كَأَنَّهُنَّ ٱلْيَاقُوتُ وَٱلْمَرْجَانُ
55:58
Sanki onlar yakut ve mercandırlar. - Suleyman Ates (Turkish)
55:59
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:59
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:60
هَلْ جَزَآءُ ٱلْإِحْسَـٰنِ إِلَّا ٱلْإِحْسَـٰنُ
55:60
İyiliğin karşılığı, yalnız iyilik değil midir? - Suleyman Ates (Turkish)
55:61
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:61
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:62
وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ
55:62
Bu ikisinin ötesinde iki cennet daha var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:63
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:63
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:64
مُدْهَآمَّتَانِ
55:64
Yemyeşildirler. - Suleyman Ates (Turkish)
55:65
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:65
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:66
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ
55:66
İkisinde de fışkıran iki kaynak var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:67
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:67
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:68
فِيهِمَا فَـٰكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ
55:68
İkisinde de meyva, hurma ve nar var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:69
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:69
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:70
فِيهِنَّ خَيْرَٰتٌ حِسَانٌ
55:70
Onlarda da iyi huylu, güzel kadınlar var. - Suleyman Ates (Turkish)
55:71
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:71
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:72
حُورٌ مَّقْصُورَٰتٌ فِى ٱلْخِيَامِ
55:72
Çadırlara kapanmış huriler. - Suleyman Ates (Turkish)
55:73
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:73
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:74
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَآنٌّ
55:74
Bunlardan önce onları ne insan, ne de cin kanatmamıştır. - Suleyman Ates (Turkish)
55:75
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:75
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:76
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِىٍّ حِسَانٍ
55:76
(Cennettekiler) Yeşil yastıklara ve harikulade güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar. - Suleyman Ates (Turkish)
55:77
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
55:77
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalanlıyorsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
55:78
تَبَـٰرَكَ ٱسْمُ رَبِّكَ ذِى ٱلْجَلَـٰلِ وَٱلْإِكْرَامِ
55:78
Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir! - Suleyman Ates (Turkish)