Selected
Original Text
Alİ Bulaç
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
85:1
وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْبُرُوجِ
85:1
Burçları olan göğe andolsun, - Alİ Bulaç (Turkish)
85:2
وَٱلْيَوْمِ ٱلْمَوْعُودِ
85:2
O vadedilen güne, - Alİ Bulaç (Turkish)
85:3
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ
85:3
Şahid olana (görene) ve şahit olunana (görülene). - Alİ Bulaç (Turkish)
85:4
قُتِلَ أَصْحَـٰبُ ٱلْأُخْدُودِ
85:4
Kahrolsun Ashab-ı Uhdud - Alİ Bulaç (Turkish)
85:5
ٱلنَّارِ ذَاتِ ٱلْوَقُودِ
85:5
'Tutuşturucu-yakıt dolu o ateş,' - Alİ Bulaç (Turkish)
85:6
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ
85:6
Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:7
وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ
85:7
Ve mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:8
وَمَا نَقَمُوا۟ مِنْهُمْ إِلَّآ أَن يُؤْمِنُوا۟ بِٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَمِيدِ
85:8
Onlardan, yalnızca 'üstün ve güçlü olan,' öğülen Allah'a iman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:9
ٱلَّذِى لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ
85:9
Ki O (Allah), göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Allah, herşeyin üzerinde şahid olandır. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:10
إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُوا۟ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَـٰتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا۟ فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ ٱلْحَرِيقِ
85:10
Gerçek şu ki, mü'min erkeklerle mü'min kadınlara işkence (fitne) uygulayanlar, sonra tevbe etmeyenler; işte onlar için, cehennem azabı vardır ve yakıcı azap onlaradır. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:11
إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ لَهُمْ جَنَّـٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَـٰرُ ۚ ذَٰلِكَ ٱلْفَوْزُ ٱلْكَبِيرُ
85:11
Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:12
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
85:12
Doğrusu, Rabbinin 'zorlu yakalayışı' şiddetlidir. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:13
إِنَّهُۥ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
85:13
Çünkü O, ilkin var eden, (sonra dirilterek) döndürecek olandır. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:14
وَهُوَ ٱلْغَفُورُ ٱلْوَدُودُ
85:14
O, çok bağışlayandır, çok sevendir. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:15
ذُو ٱلْعَرْشِ ٱلْمَجِيدُ
85:15
Arşın sahibidir; Mecid (pek Yüce)dir. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:16
فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ
85:16
Her dilediğini yapıp-gerçekleştirendir. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:17
هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ٱلْجُنُودِ
85:17
Orduların haberi sana geldi mi? - Alİ Bulaç (Turkish)
85:18
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ
85:18
Firavun ve Semud (ordularının)? - Alİ Bulaç (Turkish)
85:19
بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فِى تَكْذِيبٍ
85:19
Hayır; inkar edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:20
وَٱللَّهُ مِن وَرَآئِهِم مُّحِيطٌۢ
85:20
Allah ise, onları arkalarından sarıp-kuşatmıştır. - Alİ Bulaç (Turkish)
85:21
بَلْ هُوَ قُرْءَانٌ مَّجِيدٌ
85:21
Hayır; o (Kitap), 'şerefli-üstün' olan bir Kur'an'dır; - Alİ Bulaç (Turkish)
85:22
فِى لَوْحٍ مَّحْفُوظٍۭ
85:22
Levh-i Mahfuz'dadır. - Alİ Bulaç (Turkish)