Selected
Original Text
Yasar Nuri Ozturk
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
51:1
وَٱلذَّٰرِيَـٰتِ ذَرْوًا
51:1
O tozutup savuranlara/o kırıp un-ufak edenlere, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:2
فَٱلْحَـٰمِلَـٰتِ وِقْرًا
51:2
O ağırlık taşıyanlara, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:3
فَٱلْجَـٰرِيَـٰتِ يُسْرًا
51:3
O kolayca akıp gidenlere/o rahatça yüzenlere, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:4
فَٱلْمُقَسِّمَـٰتِ أَمْرًا
51:4
O iş ve oluşu bölüştürenlere yemin olsun ki, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:5
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ
51:5
Hiç kuşkusuz, o size vaat olunan kesinlikle doğrudur. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:6
وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٌ
51:6
Ve din, şaşmaz bir olgudur. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:7
وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْحُبُكِ
51:7
Yemin olsun o ahenkli yollar taşıyan göğe, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:8
إِنَّكُمْ لَفِى قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ
51:8
Ki siz gerçekten tartışmalarla dolu bir söz içindesiniz. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:9
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
51:9
Yüzgeri çevrilen onun yüzünden çevrilir. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:10
قُتِلَ ٱلْخَرَّٰصُونَ
51:10
Kahrolsun o düzenbaz yalancılar, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:11
ٱلَّذِينَ هُمْ فِى غَمْرَةٍ سَاهُونَ
51:11
Ki onlar bir sersemlik içinde ne yaptıklarından habersizdirler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:12
يَسْـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ ٱلدِّينِ
51:12
Sorarlar: "Ne zaman o din günü?" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:13
يَوْمَ هُمْ عَلَى ٱلنَّارِ يُفْتَنُونَ
51:13
O gün onlar ateş üzerinde deneme ve elemeye tâbi tutulacaklardır. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:14
ذُوقُوا۟ فِتْنَتَكُمْ هَـٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تَسْتَعْجِلُونَ
51:14
Tadın imtihan ve ıstırabınızı. İşte budur o çarçabuk gelmesini istediğiniz! - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:15
إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ
51:15
Şu da bir gerçek ki, sakınıp korunanlar bahçelerde ve pınar başlarındadır; - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:16
ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
51:16
Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:17
كَانُوا۟ قَلِيلًا مِّنَ ٱلَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
51:17
Gecenin pek azında uyumaktaydılar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:18
وَبِٱلْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
51:18
Seher vakitlerinde af dilemekteydi onlar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:19
وَفِىٓ أَمْوَٰلِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّآئِلِ وَٱلْمَحْرُومِ
51:19
İhtiyaç sahibi için, yoksun için bir hak vardı mallarında onların. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:20
وَفِى ٱلْأَرْضِ ءَايَـٰتٌ لِّلْمُوقِنِينَ
51:20
Yeryüzünde ayetler vardır görürcesine bilenler için. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:21
وَفِىٓ أَنفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ
51:21
Benliklerinizin içinde de. Hâlâ bakıp görmeyecek misiniz? - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:22
وَفِى ٱلسَّمَآءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
51:22
Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:23
فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ إِنَّهُۥ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَآ أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ
51:23
Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki, o tıpkı sizin konuşabildiğiniz gibi kesin bir gerçektir. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:24
هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ ٱلْمُكْرَمِينَ
51:24
Geldi mi sana İbrahim'in ikram edilen konuklarının haberi? - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:25
إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَـٰمًا ۖ قَالَ سَلَـٰمٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
51:25
Hani, İbrahim'in yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. İbrahim: "Selam! Tanınmayan bir topluluk bu." demişti. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:26
فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ
51:26
Hemen ailesinin yanına gitti; semiz bir dana getirdi. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:27
فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
51:27
Danayı misafirlerin önüne sürdü. "Yemez misiniz?" dedi. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:28
فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا۟ لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَـٰمٍ عَلِيمٍ
51:28
O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:29
فَأَقْبَلَتِ ٱمْرَأَتُهُۥ فِى صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ
51:29
Derken, karısı bir çığlık içinde döndü; yüzüne vurarak şöyle dedi: "Ben, doğurma yaşını geçmiş bir kocakarıyım!" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:30
قَالُوا۟ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْحَكِيمُ ٱلْعَلِيمُ
51:30
Dediler ki: "Rabbin öyle buyurmuştur. Hüküm ve hikmet sahibi O'dur, en iyisini bilen de O'dur. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:31
۞ قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ
51:31
İbrahim sordu: "Amacınız ne, ey elçiler?" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:32
قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
51:32
Dediler: "Biz, suçlulardan oluşan bir topluma gönderildik." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:33
لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن طِينٍ
51:33
"Üzerlerine çamurdan taş atalım diye." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:34
مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ
51:34
"Rabbin katında, sınır tanımazlar için işaretlenmiş taşlar." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:35
فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
51:35
Orada, müminlerden kim varsa çıkardık. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:36
فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ ٱلْمُسْلِمِينَ
51:36
Artık orada, bir ev dışında, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan hiç kimse bulamıyorduk. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:37
وَتَرَكْنَا فِيهَآ ءَايَةً لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ
51:37
Acıklı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık; - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:38
وَفِى مُوسَىٰٓ إِذْ أَرْسَلْنَـٰهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ
51:38
Mûsa'da da. Biz onu açık bir kanıtla Firavun'a gönderdik. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:39
فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِۦ وَقَالَ سَـٰحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
51:39
O tüm gücüyle/tüm seçkin adamlarıyla birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Bir büyücü yahut mecnun." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:40
فَأَخَذْنَـٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذْنَـٰهُمْ فِى ٱلْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
51:40
Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:41
وَفِى عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ ٱلرِّيحَ ٱلْعَقِيمَ
51:41
Âd kavminde de bir ibret var. Onlar üzerine, her şeyi yerinden söken rüzgârı göndermiştik. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:42
مَا تَذَرُ مِن شَىْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَٱلرَّمِيمِ
51:42
Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:43
وَفِى ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا۟ حَتَّىٰ حِينٍ
51:43
Semûd'da da bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:44
فَعَتَوْا۟ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَهُمْ يَنظُرُونَ
51:44
Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:45
فَمَا ٱسْتَطَـٰعُوا۟ مِن قِيَامٍ وَمَا كَانُوا۟ مُنتَصِرِينَ
51:45
Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:46
وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَوْمًا فَـٰسِقِينَ
51:46
Daha önce de Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:47
وَٱلسَّمَآءَ بَنَيْنَـٰهَا بِأَيْي۟دٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
51:47
Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:48
وَٱلْأَرْضَ فَرَشْنَـٰهَا فَنِعْمَ ٱلْمَـٰهِدُونَ
51:48
Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz! - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:49
وَمِن كُلِّ شَىْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
51:49
Herşeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:50
فَفِرُّوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
51:50
O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:51
وَلَا تَجْعَلُوا۟ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
51:51
Allah'ın yanına başka bir ilah koymayın! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:52
كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا۟ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
51:52
İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:53
أَتَوَاصَوْا۟ بِهِۦ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
51:53
Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:54
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٍ
51:54
Artık onlardan yüz çevir. Sen bu yüzden kınanmayacaksın. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:55
وَذَكِّرْ فَإِنَّ ٱلذِّكْرَىٰ تَنفَعُ ٱلْمُؤْمِنِينَ
51:55
Hatırlat/öğüt ver; çünkü hatırlatıp öğüt vermek müminlere yarar sağlar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:56
وَمَا خَلَقْتُ ٱلْجِنَّ وَٱلْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
51:56
Ben, cinleri ve insanları bana ibadet etmeleri/benim için iş yapıp değer üretmeleri dışında bir şey için yaratmadım. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:57
مَآ أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَآ أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ
51:57
Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni yedirip doyurmalarını da istemiyorum. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:58
إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلرَّزَّاقُ ذُو ٱلْقُوَّةِ ٱلْمَتِينُ
51:58
Hiç kuşkusuz, Allah Rezzâk'tır, bol bol rızık verir. Kuvvet sahibidir, Metîn'dir, güçlü ve dayanıklıdır. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:59
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَـٰبِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ
51:59
Şu bir gerçek ki, zulmedenlerin, tıpkı arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. O halde acele etmesinler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)
51:60
فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن يَوْمِهِمُ ٱلَّذِى يُوعَدُونَ
51:60
O vaat edildikleri günlerinden dolayı vay kâfirlerin haline! - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)