Selected

Original Text
Yasar Nuri Ozturk

Available Translations

51 Adh-Dhāriyāt ٱلذَّارِيَات

< Previous   60 Āyah   The Winnowing Winds      Next >  

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.

51:1 وَٱلذَّٰرِيَـٰتِ ذَرْوًا
51:1 O tozutup savuranlara/o kırıp un-ufak edenlere, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:2 فَٱلْحَـٰمِلَـٰتِ وِقْرًا
51:2 O ağırlık taşıyanlara, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:3 فَٱلْجَـٰرِيَـٰتِ يُسْرًا
51:3 O kolayca akıp gidenlere/o rahatça yüzenlere, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:4 فَٱلْمُقَسِّمَـٰتِ أَمْرًا
51:4 O iş ve oluşu bölüştürenlere yemin olsun ki, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:5 إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ
51:5 Hiç kuşkusuz, o size vaat olunan kesinlikle doğrudur. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:6 وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٌ
51:6 Ve din, şaşmaz bir olgudur. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:7 وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْحُبُكِ
51:7 Yemin olsun o ahenkli yollar taşıyan göğe, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:8 إِنَّكُمْ لَفِى قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ
51:8 Ki siz gerçekten tartışmalarla dolu bir söz içindesiniz. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:9 يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
51:9 Yüzgeri çevrilen onun yüzünden çevrilir. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:10 قُتِلَ ٱلْخَرَّٰصُونَ
51:10 Kahrolsun o düzenbaz yalancılar, - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:11 ٱلَّذِينَ هُمْ فِى غَمْرَةٍ سَاهُونَ
51:11 Ki onlar bir sersemlik içinde ne yaptıklarından habersizdirler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:12 يَسْـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ ٱلدِّينِ
51:12 Sorarlar: "Ne zaman o din günü?" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:13 يَوْمَ هُمْ عَلَى ٱلنَّارِ يُفْتَنُونَ
51:13 O gün onlar ateş üzerinde deneme ve elemeye tâbi tutulacaklardır. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:14 ذُوقُوا۟ فِتْنَتَكُمْ هَـٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تَسْتَعْجِلُونَ
51:14 Tadın imtihan ve ıstırabınızı. İşte budur o çarçabuk gelmesini istediğiniz! - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:15 إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ
51:15 Şu da bir gerçek ki, sakınıp korunanlar bahçelerde ve pınar başlarındadır; - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:16 ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
51:16 Rablerinin kendilerine verdiğini almış kişiler olarak. Doğrusu, onlar bundan önce de iyilik ve güzellik sergilemekteydiler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:17 كَانُوا۟ قَلِيلًا مِّنَ ٱلَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
51:17 Gecenin pek azında uyumaktaydılar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:18 وَبِٱلْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
51:18 Seher vakitlerinde af dilemekteydi onlar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:19 وَفِىٓ أَمْوَٰلِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّآئِلِ وَٱلْمَحْرُومِ
51:19 İhtiyaç sahibi için, yoksun için bir hak vardı mallarında onların. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:20 وَفِى ٱلْأَرْضِ ءَايَـٰتٌ لِّلْمُوقِنِينَ
51:20 Yeryüzünde ayetler vardır görürcesine bilenler için. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:21 وَفِىٓ أَنفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ
51:21 Benliklerinizin içinde de. Hâlâ bakıp görmeyecek misiniz? - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:22 وَفِى ٱلسَّمَآءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
51:22 Sizin, rızkınız da göktedir, tehdit edildiğiniz şey de. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:23 فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ إِنَّهُۥ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَآ أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ
51:23 Göğün ve yerin Rabbine yemin olsun ki, o tıpkı sizin konuşabildiğiniz gibi kesin bir gerçektir. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:24 هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ ٱلْمُكْرَمِينَ
51:24 Geldi mi sana İbrahim'in ikram edilen konuklarının haberi? - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:25 إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَـٰمًا ۖ قَالَ سَلَـٰمٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
51:25 Hani, İbrahim'in yanına girmişlerdi de "Selam!" demişlerdi. İbrahim: "Selam! Tanınmayan bir topluluk bu." demişti. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:26 فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ
51:26 Hemen ailesinin yanına gitti; semiz bir dana getirdi. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:27 فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
51:27 Danayı misafirlerin önüne sürdü. "Yemez misiniz?" dedi. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:28 فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا۟ لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَـٰمٍ عَلِيمٍ
51:28 O arada, içine bunlardan bir kuşku düştü. "Korkma!" dediler. Ve ona bilgin bir oğlan müjdelediler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:29 فَأَقْبَلَتِ ٱمْرَأَتُهُۥ فِى صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ
51:29 Derken, karısı bir çığlık içinde döndü; yüzüne vurarak şöyle dedi: "Ben, doğurma yaşını geçmiş bir kocakarıyım!" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:30 قَالُوا۟ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْحَكِيمُ ٱلْعَلِيمُ
51:30 Dediler ki: "Rabbin öyle buyurmuştur. Hüküm ve hikmet sahibi O'dur, en iyisini bilen de O'dur. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:31 ۞ قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ
51:31 İbrahim sordu: "Amacınız ne, ey elçiler?" - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:32 قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
51:32 Dediler: "Biz, suçlulardan oluşan bir topluma gönderildik." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:33 لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن طِينٍ
51:33 "Üzerlerine çamurdan taş atalım diye." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:34 مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ
51:34 "Rabbin katında, sınır tanımazlar için işaretlenmiş taşlar." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:35 فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
51:35 Orada, müminlerden kim varsa çıkardık. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:36 فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ ٱلْمُسْلِمِينَ
51:36 Artık orada, bir ev dışında, müslümanlardan/Allah'a teslim olanlardan hiç kimse bulamıyorduk. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:37 وَتَرَكْنَا فِيهَآ ءَايَةً لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ
51:37 Acıklı azaptan korkanlar için orada bir işaret bıraktık; - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:38 وَفِى مُوسَىٰٓ إِذْ أَرْسَلْنَـٰهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ
51:38 Mûsa'da da. Biz onu açık bir kanıtla Firavun'a gönderdik. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:39 فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِۦ وَقَالَ سَـٰحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
51:39 O tüm gücüyle/tüm seçkin adamlarıyla birlikte yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Bir büyücü yahut mecnun." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:40 فَأَخَذْنَـٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذْنَـٰهُمْ فِى ٱلْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
51:40 Bunun üzerine, onu da ordusunu da yakalayıp suyun ortasına fırlattık. Kendi kendini kınayıp duruyordu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:41 وَفِى عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ ٱلرِّيحَ ٱلْعَقِيمَ
51:41 Âd kavminde de bir ibret var. Onlar üzerine, her şeyi yerinden söken rüzgârı göndermiştik. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:42 مَا تَذَرُ مِن شَىْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَٱلرَّمِيمِ
51:42 Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:43 وَفِى ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا۟ حَتَّىٰ حِينٍ
51:43 Semûd'da da bir ibret var. Onlara şöyle denmişti: "Bir vakte kadar yiyip içip eğlenin." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:44 فَعَتَوْا۟ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَهُمْ يَنظُرُونَ
51:44 Daha sonra onlar, Rablerinin emrine kafa tuttular da gözleri baka baka yıldırım kendilerini yakaladı. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:45 فَمَا ٱسْتَطَـٰعُوا۟ مِن قِيَامٍ وَمَا كَانُوا۟ مُنتَصِرِينَ
51:45 Ne kalkıp kaçabildiler ne de kendilerine yardım eden oldu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:46 وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَوْمًا فَـٰسِقِينَ
51:46 Daha önce de Nûh kavmini batırmıştık. Çünkü onlar da doğruluktan ayrılmış bir topluluktu. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:47 وَٱلسَّمَآءَ بَنَيْنَـٰهَا بِأَيْي۟دٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
51:47 Göğe gelince, onu biz ellerimizle kurduk. Hiç kuşkusuz, biz, genişleticileriz. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:48 وَٱلْأَرْضَ فَرَشْنَـٰهَا فَنِعْمَ ٱلْمَـٰهِدُونَ
51:48 Yeri de biz döşedik. Ne güzel döşeyicileriz! - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:49 وَمِن كُلِّ شَىْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
51:49 Herşeyden iki çift yarattık ki düşünüp anlayabilesiniz. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:50 فَفِرُّوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
51:50 O halde Allah'a kaçın/sığının! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:51 وَلَا تَجْعَلُوا۟ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
51:51 Allah'ın yanına başka bir ilah koymayın! Ben size O'ndan gelmiş açıklayıcı bir uyarıcıyım. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:52 كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا۟ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
51:52 İşte böyle! Onlardan önce herhangi bir resul geldiğinde, mutlaka şöyle dediler: "Ya büyücüdür ya deli." - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:53 أَتَوَاصَوْا۟ بِهِۦ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
51:53 Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:54 فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٍ
51:54 Artık onlardan yüz çevir. Sen bu yüzden kınanmayacaksın. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:55 وَذَكِّرْ فَإِنَّ ٱلذِّكْرَىٰ تَنفَعُ ٱلْمُؤْمِنِينَ
51:55 Hatırlat/öğüt ver; çünkü hatırlatıp öğüt vermek müminlere yarar sağlar. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:56 وَمَا خَلَقْتُ ٱلْجِنَّ وَٱلْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
51:56 Ben, cinleri ve insanları bana ibadet etmeleri/benim için iş yapıp değer üretmeleri dışında bir şey için yaratmadım. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:57 مَآ أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَآ أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ
51:57 Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni yedirip doyurmalarını da istemiyorum. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:58 إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلرَّزَّاقُ ذُو ٱلْقُوَّةِ ٱلْمَتِينُ
51:58 Hiç kuşkusuz, Allah Rezzâk'tır, bol bol rızık verir. Kuvvet sahibidir, Metîn'dir, güçlü ve dayanıklıdır. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:59 فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَـٰبِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ
51:59 Şu bir gerçek ki, zulmedenlerin, tıpkı arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. O halde acele etmesinler. - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)

51:60 فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن يَوْمِهِمُ ٱلَّذِى يُوعَدُونَ
51:60 O vaat edildikleri günlerinden dolayı vay kâfirlerin haline! - Yasar Nuri Ozturk (Turkish)