Selected

Original Text
Abdulbaki Golpinarli

Available Translations

51 Adh-Dhāriyāt ٱلذَّارِيَات

< Previous   60 Āyah   The Winnowing Winds      Next >  

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.

51:1 وَٱلذَّٰرِيَـٰتِ ذَرْوًا
51:1 Andolsun tozutup savuranlara. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:2 فَٱلْحَـٰمِلَـٰتِ وِقْرًا
51:2 Derken ağır bir yük yüklenenlere. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:3 فَٱلْجَـٰرِيَـٰتِ يُسْرًا
51:3 Derken kolayca akıp gidenlere. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:4 فَٱلْمُقَسِّمَـٰتِ أَمْرًا
51:4 Derken işi ayıranlara. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:5 إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ
51:5 Gerçekten de size vaadedilen, doğrudur ancak. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:6 وَإِنَّ ٱلدِّينَ لَوَٰقِعٌ
51:6 Ve ceza, mutlaka olacak. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:7 وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْحُبُكِ
51:7 Andolsun yolyol hareli göğe. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:8 إِنَّكُمْ لَفِى قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ
51:8 Şüphe yok ki siz, elbette çeşitli ve birbirini tutmaz sözler söylemektesiniz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:9 يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
51:9 Ondan saptırılan, saptırılmıştır. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:10 قُتِلَ ٱلْخَرَّٰصُونَ
51:10 Lanet olsun geberesi yalancılara. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:11 ٱلَّذِينَ هُمْ فِى غَمْرَةٍ سَاهُونَ
51:11 Ki onlar, daldıkları gaflette habersiz bir halde bocalayıp dururlar. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:12 يَسْـَٔلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ ٱلدِّينِ
51:12 Sorarlar: Ne zaman gelecek ceza günü? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:13 يَوْمَ هُمْ عَلَى ٱلنَّارِ يُفْتَنُونَ
51:13 O gün onlar, ateşe atılıp sınanırlar. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:14 ذُوقُوا۟ فِتْنَتَكُمْ هَـٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تَسْتَعْجِلُونَ
51:14 Tadın azabınızı; işte buydu çabucak gelmesini istediğiniz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:15 إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَعُيُونٍ
51:15 Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir, pınar başlarında. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:16 ءَاخِذِينَ مَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
51:16 Alırlar Rablerinin, kendilerine verdiklerini; şüphe yok ki onlar, bundan önce, iyilik ederlerdi. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:17 كَانُوا۟ قَلِيلًا مِّنَ ٱلَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
51:17 Gecelerin az bir kısmında uyurlardı. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:18 وَبِٱلْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
51:18 Ve seher çağları, yarlıganma dilerlerdi. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:19 وَفِىٓ أَمْوَٰلِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّآئِلِ وَٱلْمَحْرُومِ
51:19 Ve mallarında, dileyene ve mahrum olana bir hak vardı. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:20 وَفِى ٱلْأَرْضِ ءَايَـٰتٌ لِّلْمُوقِنِينَ
51:20 Ve yeryüzünde deliller var iyideniyiye inanmış olanlara. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:21 وَفِىٓ أَنفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ
51:21 Ve kendi özünüzde de, hala mı görmezsiniz? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:22 وَفِى ٱلسَّمَآءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
51:22 Ve gökte de rızkınız ve size vaadedilen var. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:23 فَوَرَبِّ ٱلسَّمَآءِ وَٱلْأَرْضِ إِنَّهُۥ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَآ أَنَّكُمْ تَنطِقُونَ
51:23 Gerçekten de andolsun göğün ve yeryüzünün Rabbine ki hiç şüphe yok, gerçektir o, nasıl siz konuşup söylüyorsunuz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:24 هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَٰهِيمَ ٱلْمُكْرَمِينَ
51:24 İbrahim'in, ağırlanan konuklarına ait haber, geldi mi sana? - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:25 إِذْ دَخَلُوا۟ عَلَيْهِ فَقَالُوا۟ سَلَـٰمًا ۖ قَالَ سَلَـٰمٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
51:25 Hani, tapısına girmişlerdi de esenlik sana demişlerdi; o da esenlik size demişti, ey yabancılar. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:26 فَرَاغَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ فَجَآءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ
51:26 Derken bir bahaneyle ailesinin yanına gitmişti de bir semiz dana getirmişti. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:27 فَقَرَّبَهُۥٓ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
51:27 Onların önüne koymuştu da yemez misiniz demişti. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:28 فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا۟ لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَـٰمٍ عَلِيمٍ
51:28 Derken onlardan, içine bir korkudur düşmüştü de korkma demişlerdi, ve ona, bilgi sahibi bir oğlu olacağını müjdelemişlerdi. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:29 فَأَقْبَلَتِ ٱمْرَأَتُهُۥ فِى صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ
51:29 Derken karısı, onlara dönmüştü de bir çığlık atıp eliyle yüzüne vurmuştu ve ben kısır bir kocakarıyım demişti. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:30 قَالُوا۟ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْحَكِيمُ ٱلْعَلِيمُ
51:30 Onlar, bu, böyle dediler, Rabbin böyle dedi; şüphe yok ki o, bir hüküm ve hikmet sahibidir ki her şeyi bilir. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:31 ۞ قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا ٱلْمُرْسَلُونَ
51:31 İbrahim, işiniz nedir ey elçiler demişti. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:32 قَالُوٓا۟ إِنَّآ أُرْسِلْنَآ إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
51:32 Onlar, şüphe yok ki biz demişlerdi, mücrim bir topluluğa gönderildik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:33 لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن طِينٍ
51:33 Üstlerine balçıktan taşlar yağdırmak için. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:34 مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ
51:34 Öyle taşlar ki Rabbinin katında damgalanmış, haddi aşanlar için. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:35 فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
51:35 Derken, orada inananlardan kim varsa çıkarmıştık. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:36 فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ ٱلْمُسْلِمِينَ
51:36 Gerçekten de bir ev halkından başka Müslüman da bulamamıştık orada. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:37 وَتَرَكْنَا فِيهَآ ءَايَةً لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ ٱلْعَذَابَ ٱلْأَلِيمَ
51:37 Ve orada, elemli azaptan korkanlara bir delil bırakmıştık. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:38 وَفِى مُوسَىٰٓ إِذْ أَرْسَلْنَـٰهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ
51:38 Ve Musa'da da; hani onu apaçık bir delille Firavun'a göndermiştik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:39 فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِۦ وَقَالَ سَـٰحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
51:39 Derken bütün kuvvetiyle dönmüştü de ya büyücü demişti, yahut da deli. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:40 فَأَخَذْنَـٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذْنَـٰهُمْ فِى ٱلْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
51:40 Derken onu ve ordusunu helak etmiş, onları denize atıvermiştik de o kendisini kınayıp durmadaydı. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:41 وَفِى عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ ٱلرِّيحَ ٱلْعَقِيمَ
51:41 Âd kavminde de bir delil var; hani onlara, her şeyi kasıp kavuran bir fırtına göndermiştik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:42 مَا تَذَرُ مِن شَىْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَٱلرَّمِيمِ
51:42 Nereden geçmiş, neye dokunmuşsa orasını ve o şeyi çürümüş kemiğe döndürmüştü. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:43 وَفِى ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا۟ حَتَّىٰ حِينٍ
51:43 Ve Semud'da da delil var; hani, muayyen bir zamanadek geçinin demiştik. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:44 فَعَتَوْا۟ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ ٱلصَّـٰعِقَةُ وَهُمْ يَنظُرُونَ
51:44 Derken Rablerinin emrine karşı azgınlıkta bulunmuşlardı da onları bir yıldırımdır, gelip helak edivermişti ve onlar da bakıp duruyorlardı. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:45 فَمَا ٱسْتَطَـٰعُوا۟ مِن قِيَامٍ وَمَا كَانُوا۟ مُنتَصِرِينَ
51:45 Derken ne ayakta durmıya güçleri kalmıştı, ne de bir yardım görmüşlerdi. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:46 وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَوْمًا فَـٰسِقِينَ
51:46 Ve daha önce de Nuh kavmi ki şüphe yok, onlar, buyruktan çıkmış bir topluluktu. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:47 وَٱلسَّمَآءَ بَنَيْنَـٰهَا بِأَيْي۟دٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
51:47 Ve biz, gökleri kurduk kudretle, onlardan daha üstününü, daha büyüğünü kurmaya da gücümüz yeter. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:48 وَٱلْأَرْضَ فَرَشْنَـٰهَا فَنِعْمَ ٱلْمَـٰهِدُونَ
51:48 Ve yeryüzünü yayıp döşedik, daha da güzel döşeriz. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:49 وَمِن كُلِّ شَىْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
51:49 Ve anar, ibret alırsınız diye her şeyi çift yarattık. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:50 فَفِرُّوٓا۟ إِلَى ٱللَّهِ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
51:50 Artık kaçın Allah'a, şüphe yok ki ben size, onun tarafından, apaçık bir korkutucuyum. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:51 وَلَا تَجْعَلُوا۟ مَعَ ٱللَّهِ إِلَـٰهًا ءَاخَرَ ۖ إِنِّى لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
51:51 Ve Allah'la beraber bir başka mabut kabul etmeyin; şüphe yok ki ben size, onun tarafından, apaçık bir korkutucuyum. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:52 كَذَٰلِكَ مَآ أَتَى ٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا۟ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
51:52 Böylece onlardan önce de hiçbir peygamber gelmedi ki ona büyücü, yahut da deli demesinler. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:53 أَتَوَاصَوْا۟ بِهِۦ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
51:53 Onlar, bunu birbirlerine tavsiye mi ettiler? Hayır, onlar, azgın bir topluluktu. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:54 فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَآ أَنتَ بِمَلُومٍ
51:54 Artık yüz çevir onlardan, bundan dolayı da kınanmazsın sen. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:55 وَذَكِّرْ فَإِنَّ ٱلذِّكْرَىٰ تَنفَعُ ٱلْمُؤْمِنِينَ
51:55 Ve öğüt ver, gerçekten de öğüt, inananlara fayda verir. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:56 وَمَا خَلَقْتُ ٱلْجِنَّ وَٱلْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
51:56 Ve ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:57 مَآ أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَآ أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ
51:57 Onlardan ne bir rızık istiyorum ve ne beni doyurmalarını istiyorum. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:58 إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلرَّزَّاقُ ذُو ٱلْقُوَّةِ ٱلْمَتِينُ
51:58 Şüphe yok ki Allah'tır rızık veren kuvvet sahibi ve kuvvetine aciz gelmesi mümkün olmayan. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:59 فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَـٰبِهِمْ فَلَا يَسْتَعْجِلُونِ
51:59 Kendilerine zulmedenlere, arkadaşlarının payı, gibi bir azap payı var, artık acele etmesinler. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)

51:60 فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ مِن يَوْمِهِمُ ٱلَّذِى يُوعَدُونَ
51:60 Yazık kafirlere, kendilerine vaadedilen günden. - Abdulbaki Golpinarli (Turkish)