Selected
Original Text
Suleyman Ates
Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
52:1
وَٱلطُّورِ
52:1
Andolsun Tur'a (Musa'nın vahiy aldığı Sina Dağı'na). - Suleyman Ates (Turkish)
52:2
وَكِتَـٰبٍ مَّسْطُورٍ
52:2
Satır satır yazılmış Kitaba; - Suleyman Ates (Turkish)
52:3
فِى رَقٍّ مَّنشُورٍ
52:3
Yayılmış ince deri üzerine, - Suleyman Ates (Turkish)
52:4
وَٱلْبَيْتِ ٱلْمَعْمُورِ
52:4
Ma'mur (bakımlı, şen) Ev (Ka'be'y)e, - Suleyman Ates (Turkish)
52:5
وَٱلسَّقْفِ ٱلْمَرْفُوعِ
52:5
Yükseltilmiş tavana (göğe), - Suleyman Ates (Turkish)
52:6
وَٱلْبَحْرِ ٱلْمَسْجُورِ
52:6
Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki), - Suleyman Ates (Turkish)
52:7
إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَٰقِعٌ
52:7
Rabbinin azabı mutlaka vukubulacaktır; - Suleyman Ates (Turkish)
52:8
مَّا لَهُۥ مِن دَافِعٍ
52:8
Ona engel olacak bir şey yoktur. - Suleyman Ates (Turkish)
52:9
يَوْمَ تَمُورُ ٱلسَّمَآءُ مَوْرًا
52:9
O gün gök, bir çalkalanış çalkanır, - Suleyman Ates (Turkish)
52:10
وَتَسِيرُ ٱلْجِبَالُ سَيْرًا
52:10
Dağlar bir yürüyüş yürür ki!.. - Suleyman Ates (Turkish)
52:11
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
52:11
Yalanlayanların vay haline o gün! - Suleyman Ates (Turkish)
52:12
ٱلَّذِينَ هُمْ فِى خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
52:12
O daldıkları batıl içinde oynayıp duranlar, - Suleyman Ates (Turkish)
52:13
يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَىٰ نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
52:13
O gün (şöyle denilerek) cehennem ateşine kakılırlar: - Suleyman Ates (Turkish)
52:14
هَـٰذِهِ ٱلنَّارُ ٱلَّتِى كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
52:14
İşte yalanlayıp durduğunuz ateş budur! - Suleyman Ates (Turkish)
52:15
أَفَسِحْرٌ هَـٰذَآ أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
52:15
(Nasıl) Şimdi bu, büyümüymüş, yoksa siz mi görmüyor muşsunuz? - Suleyman Ates (Turkish)
52:16
ٱصْلَوْهَا فَٱصْبِرُوٓا۟ أَوْ لَا تَصْبِرُوا۟ سَوَآءٌ عَلَيْكُمْ ۖ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
52:16
Girin ona, ister dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Ancak yaptıklarınıza göre cezalandırılacaksınız. - Suleyman Ates (Turkish)
52:17
إِنَّ ٱلْمُتَّقِينَ فِى جَنَّـٰتٍ وَنَعِيمٍ
52:17
Korunanlar da cennetlerde, ni'met içindedirler. - Suleyman Ates (Turkish)
52:18
فَـٰكِهِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَىٰهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ ٱلْجَحِيمِ
52:18
Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler. Rableri onları, cehennem azabından korumuştur. - Suleyman Ates (Turkish)
52:19
كُلُوا۟ وَٱشْرَبُوا۟ هَنِيٓـًٔۢا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
52:19
Yaptıklarınıza karşılık afiyetle yeyin, için; - Suleyman Ates (Turkish)
52:20
مُتَّكِـِٔينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ ۖ وَزَوَّجْنَـٰهُم بِحُورٍ عِينٍ
52:20
Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanarak. Onları, iri gözlü hurilerle evlendirmişizdir. - Suleyman Ates (Turkish)
52:21
وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَٱتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَـٰنٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَآ أَلَتْنَـٰهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَىْءٍ ۚ كُلُّ ٱمْرِئٍۭ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
52:21
Kendileri inanmış, zürriyetleri de imanda kendilerine uymuş olan kimselerin zürriyetlerini de kendilerine katmışızdır; kendi ameller(inin sevab)ından da hiçbir şey eksiltmemişizdir. Herkes kendi kazandığına bağlıdır. - Suleyman Ates (Turkish)
52:22
وَأَمْدَدْنَـٰهُم بِفَـٰكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ
52:22
Ve onlara canlarının istediği meyvadan ve etten bol bol vermişizdir. - Suleyman Ates (Turkish)
52:23
يَتَنَـٰزَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
52:23
Orada bir kadeh kapışırlar ki içinde ne saçmalama var, ne de günaha sokma. - Suleyman Ates (Turkish)
52:24
۞ وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ
52:24
Çevrelerinde de kendilerine mahsus, sedef içinde saklı inci gibi civanlar dolaşır (hizmet eder). - Suleyman Ates (Turkish)
52:25
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ
52:25
Birbirlerine dönmüş soruyorlar: - Suleyman Ates (Turkish)
52:26
قَالُوٓا۟ إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِىٓ أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
52:26
Daha önce biz ailemiz içinde (iken sonumuzdan) korkardık. dediler. - Suleyman Ates (Turkish)
52:27
فَمَنَّ ٱللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَىٰنَا عَذَابَ ٱلسَّمُومِ
52:27
Allah bize lutfetti de bizi o delikçiklere işleyen azabdan korudu. - Suleyman Ates (Turkish)
52:28
إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ ۖ إِنَّهُۥ هُوَ ٱلْبَرُّ ٱلرَّحِيمُ
52:28
Biz bundan önce yalnız O'na yalvarır(bizi korumasını O'ndan niyaz eder)dik. Çünkü iyilik eden, esirgeyen O'dur, O. - Suleyman Ates (Turkish)
52:29
فَذَكِّرْ فَمَآ أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
52:29
(Ey Muhammed), Sen hatırlat, öğüt ver. Rabbinin ni'meti sayesinde sen ne kahinsin, ne de mecnun. - Suleyman Ates (Turkish)
52:30
أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَّتَرَبَّصُ بِهِۦ رَيْبَ ٱلْمَنُونِ
52:30
Yoksa onlar (senin hakkında): "Bir şa'irdir, zamanın felaketlerine çarpılmasını gözetliyoruz" mu diyorlar? - Suleyman Ates (Turkish)
52:31
قُلْ تَرَبَّصُوا۟ فَإِنِّى مَعَكُم مِّنَ ٱلْمُتَرَبِّصِينَ
52:31
De ki: "Gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetleyenlerdenim. (Bakalım hangimiz felaketlere çarpılacağız?)" - Suleyman Ates (Turkish)
52:32
أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَـٰمُهُم بِهَـٰذَآ ۚ أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
52:32
Akılları mı bunu kendilerine emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur? - Suleyman Ates (Turkish)
52:33
أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُۥ ۚ بَل لَّا يُؤْمِنُونَ
52:33
Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? Hayır, onlar inanmıyorlar. - Suleyman Ates (Turkish)
52:34
فَلْيَأْتُوا۟ بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِۦٓ إِن كَانُوا۟ صَـٰدِقِينَ
52:34
Doğru iseler haydi onun gibi bir söz getirsinler. - Suleyman Ates (Turkish)
52:35
أَمْ خُلِقُوا۟ مِنْ غَيْرِ شَىْءٍ أَمْ هُمُ ٱلْخَـٰلِقُونَ
52:35
Yoksa kendileri, hiçbir şey olmadan (raslantı sonucu olarak) mı yaratıldılar? Yoksa yaratanlar kendileri midir? - Suleyman Ates (Turkish)
52:36
أَمْ خَلَقُوا۟ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ ۚ بَل لَّا يُوقِنُونَ
52:36
Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır, onlar düşünüp de inanmazlar. - Suleyman Ates (Turkish)
52:37
أَمْ عِندَهُمْ خَزَآئِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ ٱلْمُصَۣيْطِرُونَ
52:37
Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yahut hakim olan (her şeyi istedikleri gibi yöneten) kendileri midir? - Suleyman Ates (Turkish)
52:38
أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ ۖ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُم بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ
52:38
Yoksa onların, (göğe çıkıp meleklerin sözlerini ve onlara vahyedileni) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse dinleyenleri, (meleklerin sözlerini dinlediklerine) açık bir delil getirsin. - Suleyman Ates (Turkish)
52:39
أَمْ لَهُ ٱلْبَنَـٰتُ وَلَكُمُ ٱلْبَنُونَ
52:39
Yoksa kızlar O'na, oğullar size mi? - Suleyman Ates (Turkish)
52:40
أَمْ تَسْـَٔلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ
52:40
Yoksa sen onlardan (vahiyleri duyurmana karşı) bir ücret istiyorsun da onlar, ağır bir borç yükü altında mı kalmışlardır? - Suleyman Ates (Turkish)
52:41
أَمْ عِندَهُمُ ٱلْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
52:41
Yoksa gayb (görülmeyen bilgi) kendilerinin yanındadır da kendileri mi (oradan istediklerini) yazıyorlar? - Suleyman Ates (Turkish)
52:42
أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا ۖ فَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ هُمُ ٱلْمَكِيدُونَ
52:42
Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl tuzağa düşecek olanlar, o inkar edenlerin kendileridir. - Suleyman Ates (Turkish)
52:43
أَمْ لَهُمْ إِلَـٰهٌ غَيْرُ ٱللَّهِ ۚ سُبْحَـٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
52:43
Yoksa onların Allah'tan başka bir tanrısı mı var? Allah'ın şanı onların ortak koştuklarından yücedir. - Suleyman Ates (Turkish)
52:44
وَإِن يَرَوْا۟ كِسْفًا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ سَاقِطًا يَقُولُوا۟ سَحَابٌ مَّرْكُومٌ
52:44
Gökten bir parçanın düştüğünü görseler, (yine inatlarından): "Üst üste yığılmış bulutlardır" derler. - Suleyman Ates (Turkish)
52:45
فَذَرْهُمْ حَتَّىٰ يُلَـٰقُوا۟ يَوْمَهُمُ ٱلَّذِى فِيهِ يُصْعَقُونَ
52:45
Korkudan bayılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak onları. - Suleyman Ates (Turkish)
52:46
يَوْمَ لَا يُغْنِى عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـًٔا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
52:46
O gün, tuzakları kendilerine hiçbir yarar sağlamaz ve onlara yardım da edilmez. - Suleyman Ates (Turkish)
52:47
وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا۟ عَذَابًا دُونَ ذَٰلِكَ وَلَـٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
52:47
Zulmedenlere, bundan başka bir azab da vardır. Fakat çokları bilmezler. - Suleyman Ates (Turkish)
52:48
وَٱصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا ۖ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
52:48
Rabbinin hükmüne sabret, çünkü sen, gözlerimizin önündesin (korumamız altındasın), Kalktığın zaman Rabbini övgü ile an. - Suleyman Ates (Turkish)
52:49
وَمِنَ ٱلَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَـٰرَ ٱلنُّجُومِ
52:49
Gecenin bir kısmında ve yıldızların ardından da O'nu tesbih et. - Suleyman Ates (Turkish)