Selected
                        Original Text
                        
                    
                
                    
                        Suleyman Ates
                        
                        
                        
                    
                
                Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
                    بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
                
                
                    In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
                
            
                    56:1
                    إِذَا وَقَعَتِ ٱلْوَاقِعَةُ
                
                
                
                
                
                    56:1
                    Olacak vak'a olduğu (kıyamet koptuğu) zaman,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:2
                    لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ
                
                
                
                
                
                    56:2
                    Onun oluşunu yalanlayacak yoktur.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:3
                    خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ
                
                
                
                
                
                    56:3
                    O alçaltıcı, yükselticidir (yerleri alt üst eder),  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:4
                    إِذَا رُجَّتِ ٱلْأَرْضُ رَجًّا
                
                
                
                
                
                    56:4
                    Yer şiddetliesarsıldığı,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:5
                    وَبُسَّتِ ٱلْجِبَالُ بَسًّا
                
                
                
                
                
                    56:5
                    Dağlar serpildikçe serpildiği,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:6
                    فَكَانَتْ هَبَآءً مُّنۢبَثًّا
                
                
                
                
                
                    56:6
                    Dağılan toz duman haline geldiği  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:7
                    وَكُنتُمْ أَزْوَٰجًا ثَلَـٰثَةً
                
                
                
                
                
                    56:7
                    Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman;  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:8
                    فَأَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ
                
                
                
                
                
                    56:8
                    Sağın adamları (amel defterleri sağ tarafından verilenler), ne uğurlulardır onlar!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:9
                    وَأَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ
                
                
                
                
                
                    56:9
                    Solun adamları (amel defterleri sol tarafından verilenler), ne uğursuzlardır onlar!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:10
                    وَٱلسَّـٰبِقُونَ ٱلسَّـٰبِقُونَ
                
                
                
                
                
                    56:10
                    Ve o sabıklar, sabıklar!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:11
                    أُو۟لَـٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ
                
                
                
                
                
                    56:11
                    İşte, onlardır (Allah'a) yaklaştırılanlar,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:12
                    فِى جَنَّـٰتِ ٱلنَّعِيمِ
                
                
                
                
                
                    56:12
                    Ni'met cennetlerinde.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:13
                    ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ
                
                
                
                
                
                    56:13
                    Çoğu öncekilerden,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:14
                    وَقَلِيلٌ مِّنَ ٱلْـَٔاخِرِينَ
                
                
                
                
                
                    56:14
                    Birazı da sonrakilerden (olan bu insanlar),  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:15
                    عَلَىٰ سُرُرٍ مَّوْضُونَةٍ
                
                
                
                
                
                    56:15
                    Altın ve cevahirle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:16
                    مُّتَّكِـِٔينَ عَلَيْهَا مُتَقَـٰبِلِينَ
                
                
                
                
                
                    56:16
                    Onların üzerinde karşılıklı yaslanırlar.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:17
                    يَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَٰنٌ مُّخَلَّدُونَ
                
                
                
                
                
                    56:17
                    Çevrelerinde, ebedi yaşamağa erdirilmiş gençler dolaşır;  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:18
                    بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ
                
                
                
                
                
                    56:18
                    Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:19
                    لَّا يُصَدَّعُونَ عَنْهَا وَلَا يُنزِفُونَ
                
                
                
                
                
                    56:19
                    (Bir şarap ki) Ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:20
                    وَفَـٰكِهَةٍ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ
                
                
                
                
                
                    56:20
                    Beğendikleri meyva(lar),  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:21
                    وَلَحْمِ طَيْرٍ مِّمَّا يَشْتَهُونَ
                
                
                
                
                
                    56:21
                    Canlarının çektiği kuş et(ler)i,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:22
                    وَحُورٌ عِينٌ
                
                
                
                
                
                    56:22
                    İri gözlü huriler,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:23
                    كَأَمْثَـٰلِ ٱللُّؤْلُؤِ ٱلْمَكْنُونِ
                
                
                
                
                
                    56:23
                    Saklı inciler gibi;  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:24
                    جَزَآءًۢ بِمَا كَانُوا۟ يَعْمَلُونَ
                
                
                
                
                
                    56:24
                    Yaptıklarına karşılık olarak.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:25
                    لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا تَأْثِيمًا
                
                
                
                
                
                    56:25
                    Orada ne boş bir söz ve ne de günaha sokan bir laf işitirler.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:26
                    إِلَّا قِيلًا سَلَـٰمًا سَلَـٰمًا
                
                
                
                
                
                    56:26
                    Duydukları söz, yalnız "Selam, selam" dır.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:27
                    وَأَصْحَـٰبُ ٱلْيَمِينِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلْيَمِينِ
                
                
                
                
                
                    56:27
                    Sağın adamları, nedir o sağın adamları!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:28
                    فِى سِدْرٍ مَّخْضُودٍ
                
                
                
                
                
                    56:28
                    (Onlar) Dikensiz kirazlar,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:29
                    وَطَلْحٍ مَّنضُودٍ
                
                
                
                
                
                    56:29
                    (Kökünden tepesine kadar) meyva dizili muzlar,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:30
                    وَظِلٍّ مَّمْدُودٍ
                
                
                
                
                
                    56:30
                    Uzamış gölge(ler),  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:31
                    وَمَآءٍ مَّسْكُوبٍ
                
                
                
                
                
                    56:31
                    Fışkıran sular,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:32
                    وَفَـٰكِهَةٍ كَثِيرَةٍ
                
                
                
                
                
                    56:32
                    Pek çok mevya arasında;  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:33
                    لَّا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ
                
                
                
                
                
                    56:33
                    Tükenmeyen ve yasaklanmayan!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:34
                    وَفُرُشٍ مَّرْفُوعَةٍ
                
                
                
                
                
                    56:34
                    Ve yükseltilmiş döşekler üstündedirler.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:35
                    إِنَّآ أَنشَأْنَـٰهُنَّ إِنشَآءً
                
                
                
                
                
                    56:35
                    Biz (oradaki) kadınları da yeniden bir güzel inşa' etmişiz,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:36
                    فَجَعَلْنَـٰهُنَّ أَبْكَارًا
                
                
                
                
                
                    56:36
                    Onları bakireler yapmışızdır.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:37
                    عُرُبًا أَتْرَابًا
                
                
                
                
                
                    56:37
                    Hep yaşıt sevgililer;  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:38
                    لِّأَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ
                
                
                
                
                
                    56:38
                    Sağın adamları için.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:39
                    ثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْأَوَّلِينَ
                
                
                
                
                
                    56:39
                    (Bu sağcıların) Bir bölümü öncekilerdendir,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:40
                    وَثُلَّةٌ مِّنَ ٱلْـَٔاخِرِينَ
                
                
                
                
                
                    56:40
                    Bir bölümü de sonrakilerdendir.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:41
                    وَأَصْحَـٰبُ ٱلشِّمَالِ مَآ أَصْحَـٰبُ ٱلشِّمَالِ
                
                
                
                
                
                    56:41
                    Solun adamları (amel defterleri, sol tarafından verilenler), nedir o solcular!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:42
                    فِى سَمُومٍ وَحَمِيمٍ
                
                
                
                
                
                    56:42
                    (Onlar) Delikçiklere işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:43
                    وَظِلٍّ مِّن يَحْمُومٍ
                
                
                
                
                
                    56:43
                    Kara dumandan bir gölge altında,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:44
                    لَّا بَارِدٍ وَلَا كَرِيمٍ
                
                
                
                
                
                    56:44
                    Ki ne serindir, ne faydalı.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:45
                    إِنَّهُمْ كَانُوا۟ قَبْلَ ذَٰلِكَ مُتْرَفِينَ
                
                
                
                
                
                    56:45
                    Çünkü onlar bundan önce varlık içinde şımartılmışlardı.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:46
                    وَكَانُوا۟ يُصِرُّونَ عَلَى ٱلْحِنثِ ٱلْعَظِيمِ
                
                
                
                
                
                    56:46
                    Büyük günahı işlemekte ısrar ediyorlardı.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:47
                    وَكَانُوا۟ يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَـٰمًا أَءِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
                
                
                
                
                
                    56:47
                    Ve diyorlardı ki: "Biz öldükten, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz?"  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:48
                    أَوَءَابَآؤُنَا ٱلْأَوَّلُونَ
                
                
                
                
                
                    56:48
                    Önceki atalarımız da mı?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:49
                    قُلْ إِنَّ ٱلْأَوَّلِينَ وَٱلْـَٔاخِرِينَ
                
                
                
                
                
                    56:49
                    De ki: "Öncekiler de sonrakiler de."  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:50
                    لَمَجْمُوعُونَ إِلَىٰ مِيقَـٰتِ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ
                
                
                
                
                
                    56:50
                    Belli bir günün buluşma vakti için mutlaka toplanacaklardır.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:51
                    ثُمَّ إِنَّكُمْ أَيُّهَا ٱلضَّآلُّونَ ٱلْمُكَذِّبُونَ
                
                
                
                
                
                    56:51
                    Sonra siz de, ey sapık yalanlayıcılar (o zaman toplanacaksınız).  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:52
                    لَـَٔاكِلُونَ مِن شَجَرٍ مِّن زَقُّومٍ
                
                
                
                
                
                    56:52
                    (Suçlular) Mutlaka bir Zakkum ağacından yiyecekler,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:53
                    فَمَالِـُٔونَ مِنْهَا ٱلْبُطُونَ
                
                
                
                
                
                    56:53
                    Onunla karınları(nı) dolduracaklar,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:54
                    فَشَـٰرِبُونَ عَلَيْهِ مِنَ ٱلْحَمِيمِ
                
                
                
                
                
                    56:54
                    Üzerine de kaynar su içeceklerdir.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:55
                    فَشَـٰرِبُونَ شُرْبَ ٱلْهِيمِ
                
                
                
                
                
                    56:55
                    Susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içişi gibi içeceklerdir!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:56
                    هَـٰذَا نُزُلُهُمْ يَوْمَ ٱلدِّينِ
                
                
                
                
                
                    56:56
                    İşte ceza gününde onların ağırlanışı böyledir.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:57
                    نَحْنُ خَلَقْنَـٰكُمْ فَلَوْلَا تُصَدِّقُونَ
                
                
                
                
                
                    56:57
                    Biz sizi yarattık; doğrulamanız gerekmez mi?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:58
                    أَفَرَءَيْتُم مَّا تُمْنُونَ
                
                
                
                
                
                    56:58
                    Akıttığınız meniyi gördünüz mü?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:59
                    ءَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُۥٓ أَمْ نَحْنُ ٱلْخَـٰلِقُونَ
                
                
                
                
                
                    56:59
                    Siz mi onu yaratıyorsunuz, yoksa yaratıcılar biz miyiz?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:60
                    نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ ٱلْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
                
                
                
                
                
                    56:60
                    Aranızda ölümü takdir eden biziz ve bizim önümüze geçilmiş değildir (kimse ölüme engel olamaz).  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:61
                    عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ أَمْثَـٰلَكُمْ وَنُنشِئَكُمْ فِى مَا لَا تَعْلَمُونَ
                
                
                
                
                
                    56:61
                    (Size böyle ölümü takdir ettik) Ki sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi, bilmediğiniz bir biçimde yeniden inşa' edelim.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:62
                    وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ ٱلنَّشْأَةَ ٱلْأُولَىٰ فَلَوْلَا تَذَكَّرُونَ
                
                
                
                
                
                    56:62
                    Andolsun, ilk yaratmayı bildiniz, (bunu) düşünüp ibret almanız gerekmez mi?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:63
                    أَفَرَءَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ
                
                
                
                
                
                    56:63
                    Ektiğinizi gördünüz mü?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:64
                    ءَأَنتُمْ تَزْرَعُونَهُۥٓ أَمْ نَحْنُ ٱلزَّٰرِعُونَ
                
                
                
                
                
                    56:64
                    Siz mi onu bitiyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:65
                    لَوْ نَشَآءُ لَجَعَلْنَـٰهُ حُطَـٰمًا فَظَلْتُمْ تَفَكَّهُونَ
                
                
                
                
                
                    56:65
                    Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık, sızlanıp dururdunuz:  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:66
                    إِنَّا لَمُغْرَمُونَ
                
                
                
                
                
                    56:66
                    Biz borçlandık, (yaptığmız masraflar boşa gitti)!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:67
                    بَلْ نَحْنُ مَحْرُومُونَ
                
                
                
                
                
                    56:67
                    Doğrusu, biz yoksun bırakıldık! (derdiniz).  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:68
                    أَفَرَءَيْتُمُ ٱلْمَآءَ ٱلَّذِى تَشْرَبُونَ
                
                
                
                
                
                    56:68
                    İçtiğiniz suya baktınız mı?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:69
                    ءَأَنتُمْ أَنزَلْتُمُوهُ مِنَ ٱلْمُزْنِ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنزِلُونَ
                
                
                
                
                
                    56:69
                    Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indirenler biz miyiz?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:70
                    لَوْ نَشَآءُ جَعَلْنَـٰهُ أُجَاجًا فَلَوْلَا تَشْكُرُونَ
                
                
                
                
                
                    56:70
                    Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şüketmeniz gerekmez mi?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:71
                    أَفَرَءَيْتُمُ ٱلنَّارَ ٱلَّتِى تُورُونَ
                
                
                
                
                
                    56:71
                    (İki dalı birbirine sürterek) Çıkardığınız ateşi gördünüz mü?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:72
                    ءَأَنتُمْ أَنشَأْتُمْ شَجَرَتَهَآ أَمْ نَحْنُ ٱلْمُنشِـُٔونَ
                
                
                
                
                
                    56:72
                    Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratanlar biz miyiz?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:73
                    نَحْنُ جَعَلْنَـٰهَا تَذْكِرَةً وَمَتَـٰعًا لِّلْمُقْوِينَ
                
                
                
                
                
                    56:73
                    Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:74
                    فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ
                
                
                
                
                
                    56:74
                    Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:75
                    ۞ فَلَآ أُقْسِمُ بِمَوَٰقِعِ ٱلنُّجُومِ
                
                
                
                
                
                    56:75
                    Yoo, yıldızların yerlerine yemin ederim,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:76
                    وَإِنَّهُۥ لَقَسَمٌ لَّوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ
                
                
                
                
                
                    56:76
                    Bilirseniz, bu büyük bir yemindir.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:77
                    إِنَّهُۥ لَقُرْءَانٌ كَرِيمٌ
                
                
                
                
                
                    56:77
                    O, elbette değerli bir Kur'an'dır,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:78
                    فِى كِتَـٰبٍ مَّكْنُونٍ
                
                
                
                
                
                    56:78
                    Saklı bir Kitaptadır.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:79
                    لَّا يَمَسُّهُۥٓ إِلَّا ٱلْمُطَهَّرُونَ
                
                
                
                
                
                    56:79
                    Ki ona temizlerden başkası dokunmaz.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:80
                    تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ ٱلْعَـٰلَمِينَ
                
                
                
                
                
                    56:80
                    (O), Alemlerin Rabbinden indirilmiştir.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:81
                    أَفَبِهَـٰذَا ٱلْحَدِيثِ أَنتُم مُّدْهِنُونَ
                
                
                
                
                
                    56:81
                    Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:82
                    وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
                
                
                
                
                
                    56:82
                    (Kur'an'dan istifade edeceğiniz yerde) Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz (sizin ondan elde ettiğiniz nasib, sadece onu yalanlamanız mıdır)?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:83
                    فَلَوْلَآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلْحُلْقُومَ
                
                
                
                
                
                    56:83
                    Ya can boğaza dayandığı zaman?  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:84
                    وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
                
                
                
                
                
                    56:84
                    Ki siz de o zaman (can çekişen kimseye) bakıp durursunuz.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:85
                    وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَـٰكِن لَّا تُبْصِرُونَ
                
                
                
                
                
                    56:85
                    Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:86
                    فَلَوْلَآ إِن كُنتُمْ غَيْرَ مَدِينِينَ
                
                
                
                
                
                    56:86
                    Eğer (öldükten sonra) cezalandırılmayacaksanız  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:87
                    تَرْجِعُونَهَآ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ
                
                
                
                
                
                    56:87
                    (Bu sözünüzde doğru iseniz) o(çıkmakta olan ca)nı geri döndürsenize!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:88
                    فَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ
                
                
                
                
                
                    56:88
                    (O can, Allah'a) Yaklaştırılanlardan ise,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:89
                    فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ
                
                
                
                
                
                    56:89
                    O'na rahatlık, güzel rızık ve ni'met cenneti var.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:90
                    وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنْ أَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ
                
                
                
                
                
                    56:90
                    Eğer sağcılardan (amel defteri sağ tarafından verilenlerden) ise,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:91
                    فَسَلَـٰمٌ لَّكَ مِنْ أَصْحَـٰبِ ٱلْيَمِينِ
                
                
                
                
                
                    56:91
                    (Ey sağcı) Sana sağcılardan selam var!  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:92
                    وَأَمَّآ إِن كَانَ مِنَ ٱلْمُكَذِّبِينَ ٱلضَّآلِّينَ
                
                
                
                
                
                    56:92
                    Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:93
                    فَنُزُلٌ مِّنْ حَمِيمٍ
                
                
                
                
                
                    56:93
                    Kaynar sudan bir ziyafet,  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:94
                    وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ
                
                
                
                
                
                    56:94
                    Ve cehenneme atılma var.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:95
                    إِنَّ هَـٰذَا لَهُوَ حَقُّ ٱلْيَقِينِ
                
                
                
                
                
                    56:95
                    Kesin gerçek budur işte.  - Suleyman Ates (Turkish)
                
                
                
                
                
                    56:96
                    فَسَبِّحْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلْعَظِيمِ
                
                
                
                
                
                    56:96
                    Öyleyse büyük Rabbinin adını tesbih et (O'nu, kendisine layık olmayan sıfatlardan tenzih eyle).  - Suleyman Ates (Turkish)