Selected
                        Original Text
                        
                    
                
                    
                        Alİ Bulaç
                        
                        
                        
                    
                
                Abdullah Yusuf Ali
Abdul Majid Daryabadi
Abul Ala Maududi
Ahmed Ali
Ahmed Raza Khan
A. J. Arberry
Ali Quli Qarai
Hasan al-Fatih Qaribullah and Ahmad Darwish
Mohammad Habib Shakir
Mohammed Marmaduke William Pickthall
Muhammad Sarwar
Muhammad Taqi-ud-Din al-Hilali and Muhammad Muhsin Khan
Safi-ur-Rahman al-Mubarakpuri
Saheeh International
Talal Itani
Transliteration
Wahiduddin Khan
                    بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
                
                
                    In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.
                
            
                    99:1
                    إِذَا زُلْزِلَتِ ٱلْأَرْضُ زِلْزَالَهَا
                
                
                
                
                
                    99:1
                    Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı,  - Alİ Bulaç (Turkish)
                
                
                
                
                
                    99:2
                    وَأَخْرَجَتِ ٱلْأَرْضُ أَثْقَالَهَا
                
                
                
                
                
                    99:2
                    Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,  - Alİ Bulaç (Turkish)
                
                
                
                
                
                    99:3
                    وَقَالَ ٱلْإِنسَـٰنُ مَا لَهَا
                
                
                
                
                
                    99:3
                    Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman;  - Alİ Bulaç (Turkish)
                
                
                
                
                
                    99:4
                    يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا
                
                
                
                
                
                    99:4
                    O gün (yer), haberlerini anlatacaktır.  - Alİ Bulaç (Turkish)
                
                
                
                
                
                    99:5
                    بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا
                
                
                
                
                
                    99:5
                    Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir.  - Alİ Bulaç (Turkish)
                
                
                
                
                
                    99:6
                    يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ ٱلنَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْا۟ أَعْمَـٰلَهُمْ
                
                
                
                
                
                    99:6
                    O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar.  - Alİ Bulaç (Turkish)
                
                
                
                
                
                    99:7
                    فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۥ
                
                
                
                
                
                    99:7
                    Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.  - Alİ Bulaç (Turkish)
                
                
                
                
                
                    99:8
                    وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُۥ
                
                
                
                
                
                    99:8
                    Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.  - Alİ Bulaç (Turkish)