Selected

Original Text
Edip Yüksel

Available Translations

3 'Āli `Imrān آلِ عِمْرَان

< Previous   200 Āyah   Family of Imran      Next >  

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful.

3:1 الٓمٓ
3:1 A. L. M - Edip Yüksel (Turkish)

3:2 ٱللَّهُ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْحَىُّ ٱلْقَيُّومُ
3:2 ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur; Diridir, Gözetendir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:3 نَزَّلَ عَلَيْكَ ٱلْكِتَـٰبَ بِٱلْحَقِّ مُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَأَنزَلَ ٱلتَّوْرَىٰةَ وَٱلْإِنجِيلَ
3:3 Sana bu kitabı, kendisinden öncekileri onaylayıcı olarak gerçekle indirdi. Tevrat'ı ve İncil'i de indirdi, - Edip Yüksel (Turkish)

3:4 مِن قَبْلُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَأَنزَلَ ٱلْفُرْقَانَ ۗ إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ ۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ ذُو ٱنتِقَامٍ
3:4 Bundan önce insanlara yol gösterici olarak... Yasalar kitabını indirdi. ALLAH'ın ayetlerini inkar edenlere çetin bir azap vardır. ALLAH Üstündür, Öc Alandır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:5 إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَخْفَىٰ عَلَيْهِ شَىْءٌ فِى ٱلْأَرْضِ وَلَا فِى ٱلسَّمَآءِ
3:5 Yerde ve gökte hiçbir şey ALLAH'a gizli kalmaz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:6 هُوَ ٱلَّذِى يُصَوِّرُكُمْ فِى ٱلْأَرْحَامِ كَيْفَ يَشَآءُ ۚ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ
3:6 Rahimlerde size dilediği şekilde biçim veren O'dur. O'ndan başka tanrı yoktur; Üstündür, Bilgedir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:7 هُوَ ٱلَّذِىٓ أَنزَلَ عَلَيْكَ ٱلْكِتَـٰبَ مِنْهُ ءَايَـٰتٌ مُّحْكَمَـٰتٌ هُنَّ أُمُّ ٱلْكِتَـٰبِ وَأُخَرُ مُتَشَـٰبِهَـٰتٌ ۖ فَأَمَّا ٱلَّذِينَ فِى قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَـٰبَهَ مِنْهُ ٱبْتِغَآءَ ٱلْفِتْنَةِ وَٱبْتِغَآءَ تَأْوِيلِهِۦ ۗ وَمَا يَعْلَمُ تَأْوِيلَهُۥٓ إِلَّا ٱللَّهُ ۗ وَٱلرَّٰسِخُونَ فِى ٱلْعِلْمِ يَقُولُونَ ءَامَنَّا بِهِۦ كُلٌّ مِّنْ عِندِ رَبِّنَا ۗ وَمَا يَذَّكَّرُ إِلَّآ أُو۟لُوا۟ ٱلْأَلْبَـٰبِ
3:7 O ki sana bu kitabı indirdi. Onun bazı ayetleri kesin anlamlıdır (muhkem), ki bunlar kitabın özüdür. Diğerleri de benzer anlamlıdır (müteşabih). Kalplerinde hastalık bulunanlar, insanları şaşırtmak ve farklı anlam vermek için benzer anlamlı olanlarının ardına düşerler. Onların gerçek anlamını ise kimse bilmez, ancak istisnadır ALLAH ve derin bilgiye sahip olanlar "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır," derler. Akıl ve anlayış sahiplerinden başkası öğüt almaz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:8 رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً ۚ إِنَّكَ أَنتَ ٱلْوَهَّابُ
3:8 "Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize rahmetini yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın." - Edip Yüksel (Turkish)

3:9 رَبَّنَآ إِنَّكَ جَامِعُ ٱلنَّاسِ لِيَوْمٍ لَّا رَيْبَ فِيهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُخْلِفُ ٱلْمِيعَادَ
3:9 "Rabbimiz, gerçekleşmesi kuşku gütürmeyen günde insanları toplayacak olan sensin." ALLAH sözünden dönmez. - Edip Yüksel (Turkish)

3:10 إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَن تُغْنِىَ عَنْهُمْ أَمْوَٰلُهُمْ وَلَآ أَوْلَـٰدُهُم مِّنَ ٱللَّهِ شَيْـًٔا ۖ وَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمْ وَقُودُ ٱلنَّارِ
3:10 İnkarcıların ne paraları ne de çocukları ALLAH'a karşı hiç bir yarar sağlamaz. Onlar ateşin yakıtıdır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:11 كَدَأْبِ ءَالِ فِرْعَوْنَ وَٱلَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ كَذَّبُوا۟ بِـَٔايَـٰتِنَا فَأَخَذَهُمُ ٱللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ ۗ وَٱللَّهُ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ
3:11 Firavun'un halkı veya onlardan öncekilerin durumu gibi... Ayetlerimizi (vahiy ve mucizelerimizi) yalanladılar ve ALLAH da onları suçüstü yakaladı. ALLAH'ın cezalandırması şiddetlidir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:12 قُل لِّلَّذِينَ كَفَرُوا۟ سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ ۚ وَبِئْسَ ٱلْمِهَادُ
3:12 İnkarcılara şunu söyle: "Yenilecek ve cehenneme sürüleceksiniz." Ne kötü bir konuttur. - Edip Yüksel (Turkish)

3:13 قَدْ كَانَ لَكُمْ ءَايَةٌ فِى فِئَتَيْنِ ٱلْتَقَتَا ۖ فِئَةٌ تُقَـٰتِلُ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَأُخْرَىٰ كَافِرَةٌ يَرَوْنَهُم مِّثْلَيْهِمْ رَأْىَ ٱلْعَيْنِ ۚ وَٱللَّهُ يُؤَيِّدُ بِنَصْرِهِۦ مَن يَشَآءُ ۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِّأُو۟لِى ٱلْأَبْصَـٰرِ
3:13 Karşılaşan iki orduda sizin için bir ders var. Ordulardan birisi ALLAH yolunda savaşırken diğeri de inkarcı idi. Onları (inananları), gözleriyle kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı. ALLAH dilediğini zaferle destekler. Bunda görüş sahipleri için bir ibret vardır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:14 زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ ٱلشَّهَوَٰتِ مِنَ ٱلنِّسَآءِ وَٱلْبَنِينَ وَٱلْقَنَـٰطِيرِ ٱلْمُقَنطَرَةِ مِنَ ٱلذَّهَبِ وَٱلْفِضَّةِ وَٱلْخَيْلِ ٱلْمُسَوَّمَةِ وَٱلْأَنْعَـٰمِ وَٱلْحَرْثِ ۗ ذَٰلِكَ مَتَـٰعُ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا ۖ وَٱللَّهُ عِندَهُۥ حُسْنُ ٱلْمَـَٔابِ
3:14 Kadınları, çocukları, yığınlarla altın ve gümüşü, eğitilmiş atları, davarları ve ekinleri sevmek gibi zevkler insanlara alımlı görünür. Bunlar dünya hayatının nimetleridir. Oysa gidilecek en güzel yer ALLAH katındadır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:15 ۞ قُلْ أَؤُنَبِّئُكُم بِخَيْرٍ مِّن ذَٰلِكُمْ ۚ لِلَّذِينَ ٱتَّقَوْا۟ عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّـٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَـٰرُ خَـٰلِدِينَ فِيهَا وَأَزْوَٰجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَٰنٌ مِّنَ ٱللَّهِ ۗ وَٱللَّهُ بَصِيرٌۢ بِٱلْعِبَادِ
3:15 De ki: "Bundan daha iyisini size haber vereyim mi? Erdemliler için Rab'lerinin yanında altlarından ırmaklar akan, içinde sonsuz kalacakları cennetler (bahçeler), tertemiz eşler ve ALLAH'ın onayını kazanmaktan dolayı mutluluk vardır." ALLAH kulları görür. - Edip Yüksel (Turkish)

3:16 ٱلَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَآ إِنَّنَآ ءَامَنَّا فَٱغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ
3:16 Onlar ki: "Rabbimiz, biz inandık, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru," derler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:17 ٱلصَّـٰبِرِينَ وَٱلصَّـٰدِقِينَ وَٱلْقَـٰنِتِينَ وَٱلْمُنفِقِينَ وَٱلْمُسْتَغْفِرِينَ بِٱلْأَسْحَارِ
3:17 Onlar, sabredenlerdir, doğru sözlülerdir, gönülden teslim olanlardır, insanlara yardım edenler ve seherlerde bağışlanma dileyenlerdir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:18 شَهِدَ ٱللَّهُ أَنَّهُۥ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ وَٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ وَأُو۟لُوا۟ ٱلْعِلْمِ قَآئِمًۢا بِٱلْقِسْطِ ۚ لَآ إِلَـٰهَ إِلَّا هُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ
3:18 ALLAH, kendisinden başka tanrı olmadığına şehadet eder; melekler ve adaleti gözeten ilim sahipleri de... O'ndan başka tanrı yoktur. Üstündür, Bilgedir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:19 إِنَّ ٱلدِّينَ عِندَ ٱللَّهِ ٱلْإِسْلَـٰمُ ۗ وَمَا ٱخْتَلَفَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَـٰبَ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلْعِلْمُ بَغْيًۢا بَيْنَهُمْ ۗ وَمَن يَكْفُرْ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ فَإِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلْحِسَابِ
3:19 ALLAH tarafından onaylanan biricik din, Teslim Olmak (islam) dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine bilgi geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. ALLAH'ın ayetlerini inkar edenler için ALLAH hesabı çabuk görür - Edip Yüksel (Turkish)

3:20 فَإِنْ حَآجُّوكَ فَقُلْ أَسْلَمْتُ وَجْهِىَ لِلَّهِ وَمَنِ ٱتَّبَعَنِ ۗ وَقُل لِّلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَـٰبَ وَٱلْأُمِّيِّـۧنَ ءَأَسْلَمْتُمْ ۚ فَإِنْ أَسْلَمُوا۟ فَقَدِ ٱهْتَدَوا۟ ۖ وَّإِن تَوَلَّوْا۟ فَإِنَّمَا عَلَيْكَ ٱلْبَلَـٰغُ ۗ وَٱللَّهُ بَصِيرٌۢ بِٱلْعِبَادِ
3:20 Seninle tartışırlarsa, "Ben ve beni izleyenler kendimizi ALLAH'a teslim ettik," de. Kitap verilenlere ve kitap verilmeyenlere (ümmilere), "Teslim oldunuz mu," de. Teslim olurlarsa, doğruyu bulurlar. Yüz çevirirlerse, görevin sadece duyurmaktır. ALLAH kulları görür. - Edip Yüksel (Turkish)

3:21 إِنَّ ٱلَّذِينَ يَكْفُرُونَ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ وَيَقْتُلُونَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ بِغَيْرِ حَقٍّ وَيَقْتُلُونَ ٱلَّذِينَ يَأْمُرُونَ بِٱلْقِسْطِ مِنَ ٱلنَّاسِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
3:21 ALLAH'ın ayetlerini inkar edenlere, haksız yere peygamberleri öldürenlere ve halkın arasında adaleti savunanları öldürenlere acıklı bir azabı müjdele. - Edip Yüksel (Turkish)

3:22 أُو۟لَـٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ حَبِطَتْ أَعْمَـٰلُهُمْ فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْـَٔاخِرَةِ وَمَا لَهُم مِّن نَّـٰصِرِينَ
3:22 Onlar, dünya ve ahirette yaptıkları boşa çıkanlardır. Onlara yardım eden de olmayacak - Edip Yüksel (Turkish)

3:23 أَلَمْ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ نَصِيبًا مِّنَ ٱلْكِتَـٰبِ يُدْعَوْنَ إِلَىٰ كِتَـٰبِ ٱللَّهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٌ مِّنْهُمْ وَهُم مُّعْرِضُونَ
3:23 Kitaptan kendilerine bir pay verilmiş olanlara baksana, aralarında hükmetmeleri için ALLAH'ın kitabına çağrılıyorlar da onlardan bir grup yüz çevirip geri dönüyor. - Edip Yüksel (Turkish)

3:24 ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا۟ لَن تَمَسَّنَا ٱلنَّارُ إِلَّآ أَيَّامًا مَّعْدُودَٰتٍ ۖ وَغَرَّهُمْ فِى دِينِهِم مَّا كَانُوا۟ يَفْتَرُونَ
3:24 Çünkü onlar, "Cehennem sayılı bir kaç günün dışında bize dokunmayacak," dediler. Uydurdukları şeyler onları dinlerinde böylece yanıltmıştır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:25 فَكَيْفَ إِذَا جَمَعْنَـٰهُمْ لِيَوْمٍ لَّا رَيْبَ فِيهِ وَوُفِّيَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
3:25 Herkese kazandığının karşılığı haksızlık yapılmadan ödeneceği, gerçekleşmesinde kuşku olmayan o gün için onları topladığımızda halleri nice olacak? - Edip Yüksel (Turkish)

3:26 قُلِ ٱللَّهُمَّ مَـٰلِكَ ٱلْمُلْكِ تُؤْتِى ٱلْمُلْكَ مَن تَشَآءُ وَتَنزِعُ ٱلْمُلْكَ مِمَّن تَشَآءُ وَتُعِزُّ مَن تَشَآءُ وَتُذِلُّ مَن تَشَآءُ ۖ بِيَدِكَ ٱلْخَيْرُ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
3:26 De ki: "Yöneticilerin Yöneticisi olan Tanrım, yönetimi dilediğine verir, dilediğini de yönetimden indirirsin. Dilediğini yükseltir, dilediğini de alçaltırsın. Tüm iyilikler senin elinde. Sen her şeye gücü yetensin!" - Edip Yüksel (Turkish)

3:27 تُولِجُ ٱلَّيْلَ فِى ٱلنَّهَارِ وَتُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِى ٱلَّيْلِ ۖ وَتُخْرِجُ ٱلْحَىَّ مِنَ ٱلْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ ٱلْمَيِّتَ مِنَ ٱلْحَىِّ ۖ وَتَرْزُقُ مَن تَشَآءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
3:27 "Geceyi gündüze katarsın, gündüzü de geceye katarsın. Diriyi ölüden çıkarırsın, ölüyü de diriden çıkarırsın. Dilediğini hesapsız rızıklandırırsın." - Edip Yüksel (Turkish)

3:28 لَّا يَتَّخِذِ ٱلْمُؤْمِنُونَ ٱلْكَـٰفِرِينَ أَوْلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلْمُؤْمِنِينَ ۖ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ فَلَيْسَ مِنَ ٱللَّهِ فِى شَىْءٍ إِلَّآ أَن تَتَّقُوا۟ مِنْهُمْ تُقَىٰةً ۗ وَيُحَذِّرُكُمُ ٱللَّهُ نَفْسَهُۥ ۗ وَإِلَى ٱللَّهِ ٱلْمَصِيرُ
3:28 İnananlar, inananları bırakıp inkarcıları dost edinmesin. Kim bunu yaparsa ALLAH ile bir ilgisi kalmaz. Ancak onlardan korkmanız hali başka... ALLAH kendisi hakkında sizi uyarıyor. Dönüş ALLAH'adır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:29 قُلْ إِن تُخْفُوا۟ مَا فِى صُدُورِكُمْ أَوْ تُبْدُوهُ يَعْلَمْهُ ٱللَّهُ ۗ وَيَعْلَمُ مَا فِى ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
3:29 De ki, "İçinizdeki düşüncelerinizi ister gizleyin, ister açıklayın, ALLAH bilir." Göklerde ve yerde olan her şeyi bilir. ALLAH'ın gücü herşeye yeter. - Edip Yüksel (Turkish)

3:30 يَوْمَ تَجِدُ كُلُّ نَفْسٍ مَّا عَمِلَتْ مِنْ خَيْرٍ مُّحْضَرًا وَمَا عَمِلَتْ مِن سُوٓءٍ تَوَدُّ لَوْ أَنَّ بَيْنَهَا وَبَيْنَهُۥٓ أَمَدًۢا بَعِيدًا ۗ وَيُحَذِّرُكُمُ ٱللَّهُ نَفْسَهُۥ ۗ وَٱللَّهُ رَءُوفٌۢ بِٱلْعِبَادِ
3:30 Gün gelecek, her kişi yaptığı her iyiliği önünde hazır bulacaktır. İşlediği her kötülük ile kendisi arasında uzun bir mesafe olmasını isteyecek. ALLAH kendisi hakkında sizi uyarıyor. ALLAH kullara şefkatlidir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:31 قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ ٱللَّهَ فَٱتَّبِعُونِى يُحْبِبْكُمُ ٱللَّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ ۗ وَٱللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
3:31 De ki, " ALLAH'ı seviyorsanız beni izleyin ki ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir." - Edip Yüksel (Turkish)

3:32 قُلْ أَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ ۖ فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلْكَـٰفِرِينَ
3:32 "ALLAH'a ve elçiye itaat edin," de. Yüz çevirirlerse, elbette ALLAH inkarcıları sevmez. - Edip Yüksel (Turkish)

3:33 ۞ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصْطَفَىٰٓ ءَادَمَ وَنُوحًا وَءَالَ إِبْرَٰهِيمَ وَءَالَ عِمْرَٰنَ عَلَى ٱلْعَـٰلَمِينَ
3:33 ALLAH Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini halkların arasından (elçi olarak) seçti. - Edip Yüksel (Turkish)

3:34 ذُرِّيَّةًۢ بَعْضُهَا مِنۢ بَعْضٍ ۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
3:34 Birbirlerinin soyundan olarak... ALLAH İşitir, Bilir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:35 إِذْ قَالَتِ ٱمْرَأَتُ عِمْرَٰنَ رَبِّ إِنِّى نَذَرْتُ لَكَ مَا فِى بَطْنِى مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنِّىٓ ۖ إِنَّكَ أَنتَ ٱلسَّمِيعُ ٱلْعَلِيمُ
3:35 İmran'ın karısı demişti ki: "Rabbim, karnımdaki (bebeği) tamamiyle sana adadım, adağımı kabul buyur. Sen İşitensin, Bilensin." - Edip Yüksel (Turkish)

3:36 فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّى وَضَعْتُهَآ أُنثَىٰ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا وَضَعَتْ وَلَيْسَ ٱلذَّكَرُ كَٱلْأُنثَىٰ ۖ وَإِنِّى سَمَّيْتُهَا مَرْيَمَ وَإِنِّىٓ أُعِيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ ٱلشَّيْطَـٰنِ ٱلرَّجِيمِ
3:36 Onu doğurunca, "Rabbim, onu kız doğurdum," dedi -ALLAH onun ne doğuracağını biliyordu- "Erkek kız gibi değil. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu, kovulmuş şeytandan koruman için sana yalvarırım." - Edip Yüksel (Turkish)

3:37 فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَأَنۢبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًا وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّا ۖ كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا ٱلْمِحْرَابَ وَجَدَ عِندَهَا رِزْقًا ۖ قَالَ يَـٰمَرْيَمُ أَنَّىٰ لَكِ هَـٰذَا ۖ قَالَتْ هُوَ مِنْ عِندِ ٱللَّهِ ۖ إِنَّ ٱللَّهَ يَرْزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
3:37 Rabbi, adağını güzel bir şekilde kabul etti ve onu Zekeriya'nın himayesinde güzel bir çiçek gibi yetiştirdi. Zekeriya, tapınakta onun yanına her girişinde yanında yiyecekler bulurdu. "Meryem, bunlar sana nereden geliyor," diye sorduğunda, "Bu, ALLAH katındandır. ALLAH dilediğini hesapsız rızık verir," derdi. - Edip Yüksel (Turkish)

3:38 هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُۥ ۖ قَالَ رَبِّ هَبْ لِى مِن لَّدُنكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً ۖ إِنَّكَ سَمِيعُ ٱلدُّعَآءِ
3:38 Zekeriyya oracıkta Rabbine dua etti: "Rabbim," dedi, "katından bana tertemiz bir soy ver, Sen duaları işitensin." - Edip Yüksel (Turkish)

3:39 فَنَادَتْهُ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ وَهُوَ قَآئِمٌ يُصَلِّى فِى ٱلْمِحْرَابِ أَنَّ ٱللَّهَ يُبَشِّرُكَ بِيَحْيَىٰ مُصَدِّقًۢا بِكَلِمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَسَيِّدًا وَحَصُورًا وَنَبِيًّا مِّنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
3:39 Tapınakta durmuş namaz kılıyorken melekler ona, "ALLAH seni, ALLAH'ın Sözünü doğrulayacak, onurlu, iffetli ve erdemli bir peygamber olan Yahya ile müjdeliyor," diye seslendiler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:40 قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِى غُلَـٰمٌ وَقَدْ بَلَغَنِىَ ٱلْكِبَرُ وَٱمْرَأَتِى عَاقِرٌ ۖ قَالَ كَذَٰلِكَ ٱللَّهُ يَفْعَلُ مَا يَشَآءُ
3:40 "Rabbim, ben yaşlı ve karım kısırken nasıl olur da bir oğlum olur," deyince, o, "Evet; ama ALLAH dilediğini yapar," dedi. - Edip Yüksel (Turkish)

3:41 قَالَ رَبِّ ٱجْعَل لِّىٓ ءَايَةً ۖ قَالَ ءَايَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ ٱلنَّاسَ ثَلَـٰثَةَ أَيَّامٍ إِلَّا رَمْزًا ۗ وَٱذْكُر رَّبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِٱلْعَشِىِّ وَٱلْإِبْكَـٰرِ
3:41 "Rabbim, bana bir alamet ver," dedi. "Alametin, üç gün işaretle anlaşmanın dışında halk ile konuşmamandır. Rabbini çokça an, akşam sabah onu düşün." - Edip Yüksel (Turkish)

3:42 وَإِذْ قَالَتِ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ يَـٰمَرْيَمُ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصْطَفَىٰكِ وَطَهَّرَكِ وَٱصْطَفَىٰكِ عَلَىٰ نِسَآءِ ٱلْعَـٰلَمِينَ
3:42 Melekler şöyle demişti: "Meryem, ALLAH seni seçip arındırdı; seni tüm kadınların üzerine seçti. - Edip Yüksel (Turkish)

3:43 يَـٰمَرْيَمُ ٱقْنُتِى لِرَبِّكِ وَٱسْجُدِى وَٱرْكَعِى مَعَ ٱلرَّٰكِعِينَ
3:43 "Meryem, Rabbine teslim ol, secdeye kapan, eğilenlerle birlikte eğil." - Edip Yüksel (Turkish)

3:44 ذَٰلِكَ مِنْ أَنۢبَآءِ ٱلْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ ۚ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَـٰمَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
3:44 Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye zar atarlarken sen onların yanında değildin; çekiştikleri zaman da sen onların yanında değildin. - Edip Yüksel (Turkish)

3:45 إِذْ قَالَتِ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةُ يَـٰمَرْيَمُ إِنَّ ٱللَّهَ يُبَشِّرُكِ بِكَلِمَةٍ مِّنْهُ ٱسْمُهُ ٱلْمَسِيحُ عِيسَى ٱبْنُ مَرْيَمَ وَجِيهًا فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْـَٔاخِرَةِ وَمِنَ ٱلْمُقَرَّبِينَ
3:45 Melekler demişti ki: "Meryem, ALLAH seni kendisinden bir Söz ile müjdeliyor. Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'dir. Dünyada da ahirette de önderlerdendir ve (Tanrı'ya) yakın olanlardandır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:46 وَيُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِى ٱلْمَهْدِ وَكَهْلًا وَمِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
3:46 "Beşikteyken de büyüyünce de insanlarla konuşacak ve iyilerden olacak." - Edip Yüksel (Turkish)

3:47 قَالَتْ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِى وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِى بَشَرٌ ۖ قَالَ كَذَٰلِكِ ٱللَّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَآءُ ۚ إِذَا قَضَىٰٓ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
3:47 (Meryem), "Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken nasıl olur da çocuğum olur," deyince, (Melek) şöyle cevap verdi: "ALLAH dilediğini böyle yaratır. Herhangi bir şeyin olmasını dilediği an ona 'Ol' der ve o şey oluverir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:48 وَيُعَلِّمُهُ ٱلْكِتَـٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَٱلتَّوْرَىٰةَ وَٱلْإِنجِيلَ
3:48 "Ona kitabı, bilgeliği, Tevrat'ı ve İncil'i öğretecek. - Edip Yüksel (Turkish)

3:49 وَرَسُولًا إِلَىٰ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ أَنِّى قَدْ جِئْتُكُم بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ ۖ أَنِّىٓ أَخْلُقُ لَكُم مِّنَ ٱلطِّينِ كَهَيْـَٔةِ ٱلطَّيْرِ فَأَنفُخُ فِيهِ فَيَكُونُ طَيْرًۢا بِإِذْنِ ٱللَّهِ ۖ وَأُبْرِئُ ٱلْأَكْمَهَ وَٱلْأَبْرَصَ وَأُحْىِ ٱلْمَوْتَىٰ بِإِذْنِ ٱللَّهِ ۖ وَأُنَبِّئُكُم بِمَا تَأْكُلُونَ وَمَا تَدَّخِرُونَ فِى بُيُوتِكُمْ ۚ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَـَٔايَةً لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
3:49 "İsrailoğullarına gönderilen bir elçi olarak (diyecek ki): 'Ben size, Rabbinizden bir kanıt ile geldim. Size balçıktan kuş heykeli yapıp ona üflerim ve ALLAH'ın izniyle bir kuş oluverir. ALLAH'ın izniyle körü ve cüzzamlıyı iyileştirir, ölüyü diriltirim. Ne yediğinizi ve evlerinizde neler biriktirdiğinizi size bildirebilirim. İnanacaksanız bu kanıtlar sizin için yeterlidir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:50 وَمُصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَىَّ مِنَ ٱلتَّوْرَىٰةِ وَلِأُحِلَّ لَكُم بَعْضَ ٱلَّذِى حُرِّمَ عَلَيْكُمْ ۚ وَجِئْتُكُم بِـَٔايَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ
3:50 "Benden önceki Tevrat'ı doğrulamak ve size haram edilen bazı şeyleri helal etmek için gönderildim. Size Rabbinizden bir kanıt getirdim. ALLAH'ı dinleyin ve beni izleyin. - Edip Yüksel (Turkish)

3:51 إِنَّ ٱللَّهَ رَبِّى وَرَبُّكُمْ فَٱعْبُدُوهُ ۗ هَـٰذَا صِرَٰطٌ مُّسْتَقِيمٌ
3:51 " ALLAH benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz; O'na kulluk edin. Budur doğru yol.'" - Edip Yüksel (Turkish)

3:52 ۞ فَلَمَّآ أَحَسَّ عِيسَىٰ مِنْهُمُ ٱلْكُفْرَ قَالَ مَنْ أَنصَارِىٓ إِلَى ٱللَّهِ ۖ قَالَ ٱلْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنصَارُ ٱللَّهِ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَٱشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
3:52 İsa onlardan inkarcı bir tavır sezince, "ALLAH yolunda kim bana yardımcı olacak," dedi. Öğrencileri, "Biz ALLAH'ın yardımcılarıyız; ALLAH'a inandık. Müslüman oluşumuza tanık ol," diye karşılık verdiler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:53 رَبَّنَآ ءَامَنَّا بِمَآ أَنزَلْتَ وَٱتَّبَعْنَا ٱلرَّسُولَ فَٱكْتُبْنَا مَعَ ٱلشَّـٰهِدِينَ
3:53 "Rabbimiz, indirdiğine inandık ve elçiye uyduk, bizi tanıklar listesine yaz!" - Edip Yüksel (Turkish)

3:54 وَمَكَرُوا۟ وَمَكَرَ ٱللَّهُ ۖ وَٱللَّهُ خَيْرُ ٱلْمَـٰكِرِينَ
3:54 Tuzak kurdular, ALLAH da tuzak kurdu. ALLAH tuzak kuranların en iyisidir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:55 إِذْ قَالَ ٱللَّهُ يَـٰعِيسَىٰٓ إِنِّى مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَىَّ وَمُطَهِّرُكَ مِنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَجَاعِلُ ٱلَّذِينَ ٱتَّبَعُوكَ فَوْقَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ إِلَىٰ يَوْمِ ٱلْقِيَـٰمَةِ ۖ ثُمَّ إِلَىَّ مَرْجِعُكُمْ فَأَحْكُمُ بَيْنَكُمْ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
3:55 ALLAH İsa'ya şöyle demişti: "Senin dünyadaki hayatına son vereceğim ve kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtaracağım ve sana uyanları Diriliş Gününe kadar inkar edenlerin üzerinde tutacağım. Sonra, dönüşünüz banadır ve anlaşmazlığa düştüğünüz konularda aranızda ben hüküm vereceğim." - Edip Yüksel (Turkish)

3:56 فَأَمَّا ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فَأُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَدِيدًا فِى ٱلدُّنْيَا وَٱلْـَٔاخِرَةِ وَمَا لَهُم مِّن نَّـٰصِرِينَ
3:56 "Kafirleri ise dünyada ve ahirette şiddetli bir şekilde cezalandıracağım; yardımcıları da olmayacak." - Edip Yüksel (Turkish)

3:57 وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ ۗ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلظَّـٰلِمِينَ
3:57 İnanıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, ödüllerini tam olarak ödeyecek. ALLAH zalimleri sevmez. - Edip Yüksel (Turkish)

3:58 ذَٰلِكَ نَتْلُوهُ عَلَيْكَ مِنَ ٱلْـَٔايَـٰتِ وَٱلذِّكْرِ ٱلْحَكِيمِ
3:58 Sana bu okuduklarımız, ayetlerden ve hikmetli mesajdandır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:59 إِنَّ مَثَلَ عِيسَىٰ عِندَ ٱللَّهِ كَمَثَلِ ءَادَمَ ۖ خَلَقَهُۥ مِن تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ
3:59 ALLAH'a göre İsa'nın örneği, Adem'in örneği gibidir; topraktan biçimlendirdikten sonra ona "Ol," dedi ve o da oldu. - Edip Yüksel (Turkish)

3:60 ٱلْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُن مِّنَ ٱلْمُمْتَرِينَ
3:60 Bu, Rabbinden gelen gerçektir; kuşkulananlardan olma. - Edip Yüksel (Turkish)

3:61 فَمَنْ حَآجَّكَ فِيهِ مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَكَ مِنَ ٱلْعِلْمِ فَقُلْ تَعَالَوْا۟ نَدْعُ أَبْنَآءَنَا وَأَبْنَآءَكُمْ وَنِسَآءَنَا وَنِسَآءَكُمْ وَأَنفُسَنَا وَأَنفُسَكُمْ ثُمَّ نَبْتَهِلْ فَنَجْعَل لَّعْنَتَ ٱللَّهِ عَلَى ٱلْكَـٰذِبِينَ
3:61 Sana gelen bu bilgiden sonra her kim bu konuda seninle tartışırsa, de ki: "Gelin, çocuklarımızı, çocuklarınızı, kadınlarımızı, kadınlarınızı çağırarak bizlerle sizler bir araya gelelim ve sonra ALLAH'ın lanetinin yalancıların üzerine olması için lanetleşelim. - Edip Yüksel (Turkish)

3:62 إِنَّ هَـٰذَا لَهُوَ ٱلْقَصَصُ ٱلْحَقُّ ۚ وَمَا مِنْ إِلَـٰهٍ إِلَّا ٱللَّهُ ۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلْحَكِيمُ
3:62 İşte, söylentilerin gerçeği bu. ALLAH'tan başka hiç bir tanrı yoktur ve elbette ALLAH Güçlüdür, Bilgedir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:63 فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِٱلْمُفْسِدِينَ
3:63 Yüz çevirirlerse, elbette ALLAH bozguncuları bilir - Edip Yüksel (Turkish)

3:64 قُلْ يَـٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَـٰبِ تَعَالَوْا۟ إِلَىٰ كَلِمَةٍ سَوَآءٍۭ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ أَلَّا نَعْبُدَ إِلَّا ٱللَّهَ وَلَا نُشْرِكَ بِهِۦ شَيْـًٔا وَلَا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِّن دُونِ ٱللَّهِ ۚ فَإِن تَوَلَّوْا۟ فَقُولُوا۟ ٱشْهَدُوا۟ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ
3:64 De ki, "Kitaplılar! Bizimle sizin aranızda aynı olan bir ilkeye geliniz: ALLAH'tan başkasına kulluk etmeyelim ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, birimiz diğerini ALLAH'tan sonra rabler edinmesin." Kabul etmezlerse, "Şahit olun, biz müslümanlarız!," deyin. - Edip Yüksel (Turkish)

3:65 يَـٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَـٰبِ لِمَ تُحَآجُّونَ فِىٓ إِبْرَٰهِيمَ وَمَآ أُنزِلَتِ ٱلتَّوْرَىٰةُ وَٱلْإِنجِيلُ إِلَّا مِنۢ بَعْدِهِۦٓ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
3:65 Ey kitap halkı, neden İbrahim hakkında tartışıp duruyorsunuz? Oysa İncil de Tevrat da ondan sonra indirildi. Aklınızı kullanmaz mısınız? - Edip Yüksel (Turkish)

3:66 هَـٰٓأَنتُمْ هَـٰٓؤُلَآءِ حَـٰجَجْتُمْ فِيمَا لَكُم بِهِۦ عِلْمٌ فَلِمَ تُحَآجُّونَ فِيمَا لَيْسَ لَكُم بِهِۦ عِلْمٌ ۚ وَٱللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
3:66 Bilgi sahibi olduğunuz konularda tartışıp duruyorsunuz! Peki hakkında hiç bir bilgiye sahip olamadığınız bir konuda nasıl tartışabiliyorsunuz? Siz bilmeyebilirsiniz; ama ALLAH bilir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:67 مَا كَانَ إِبْرَٰهِيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلَـٰكِن كَانَ حَنِيفًا مُّسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ ٱلْمُشْرِكِينَ
3:67 İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan; tektanrıcı bir müslümandı. Hiç bir zaman ortak koşanlardan olmadı. - Edip Yüksel (Turkish)

3:68 إِنَّ أَوْلَى ٱلنَّاسِ بِإِبْرَٰهِيمَ لَلَّذِينَ ٱتَّبَعُوهُ وَهَـٰذَا ٱلنَّبِىُّ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ۗ وَٱللَّهُ وَلِىُّ ٱلْمُؤْمِنِينَ
3:68 İnsanların İbrahim'e en yakın olanları, onu izleyenler, bu peygamber ve inananlardır. ALLAH inananların egemeni ve dostudur. - Edip Yüksel (Turkish)

3:69 وَدَّت طَّآئِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ ٱلْكِتَـٰبِ لَوْ يُضِلُّونَكُمْ وَمَا يُضِلُّونَ إِلَّآ أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
3:69 Kitap halkından bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller. - Edip Yüksel (Turkish)

3:70 يَـٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَـٰبِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ وَأَنتُمْ تَشْهَدُونَ
3:70 Kitap halkı! Tanık olduğunuz halde neden ALLAH'ın ayetlerini inkar ediyorsunuz? - Edip Yüksel (Turkish)

3:71 يَـٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَـٰبِ لِمَ تَلْبِسُونَ ٱلْحَقَّ بِٱلْبَـٰطِلِ وَتَكْتُمُونَ ٱلْحَقَّ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
3:71 Kitap halkı! Neden doğru ile yanlışı birbirine karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz? - Edip Yüksel (Turkish)

3:72 وَقَالَت طَّآئِفَةٌ مِّنْ أَهْلِ ٱلْكِتَـٰبِ ءَامِنُوا۟ بِٱلَّذِىٓ أُنزِلَ عَلَى ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَجْهَ ٱلنَّهَارِ وَٱكْفُرُوٓا۟ ءَاخِرَهُۥ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
3:72 Kitap halkından bir grup dedi ki: "İnananlara indirilmiş olana gündüzün başında inanın ve sonunda inkar edin. Böylece belki dinlerinden dönerler." - Edip Yüksel (Turkish)

3:73 وَلَا تُؤْمِنُوٓا۟ إِلَّا لِمَن تَبِعَ دِينَكُمْ قُلْ إِنَّ ٱلْهُدَىٰ هُدَى ٱللَّهِ أَن يُؤْتَىٰٓ أَحَدٌ مِّثْلَ مَآ أُوتِيتُمْ أَوْ يُحَآجُّوكُمْ عِندَ رَبِّكُمْ ۗ قُلْ إِنَّ ٱلْفَضْلَ بِيَدِ ٱللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَآءُ ۗ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ
3:73 "Sizin dininize uyandan başkasına uymayın." Sen de onlara, "Hidayet ALLAH'ın hidayetidir," de. "Size verilenin benzerininin bir başkasına verildiğine de inanmayın; yoksa Rabbiniz hakkında sizinle tartışma hakkı kazanırlar," derlerse, "Lütuf ALLAH'ın elindedir, dilediğine verir," de. ALLAH Cömerttir, Bilendir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:74 يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِۦ مَن يَشَآءُ ۗ وَٱللَّهُ ذُو ٱلْفَضْلِ ٱلْعَظِيمِ
3:74 Rahmetini dilediğine özgü kılar. ALLAH Büyük Lütuf Sahibidir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:75 ۞ وَمِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَـٰبِ مَنْ إِن تَأْمَنْهُ بِقِنطَارٍ يُؤَدِّهِۦٓ إِلَيْكَ وَمِنْهُم مَّنْ إِن تَأْمَنْهُ بِدِينَارٍ لَّا يُؤَدِّهِۦٓ إِلَيْكَ إِلَّا مَا دُمْتَ عَلَيْهِ قَآئِمًا ۗ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا۟ لَيْسَ عَلَيْنَا فِى ٱلْأُمِّيِّـۧنَ سَبِيلٌ وَيَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
3:75 Kitap halkından öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir Dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. "Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok" dedikleri için böyle davranıyorlar ve bile bile yalanlarını ALLAH'a yakıştırıyorlar. - Edip Yüksel (Turkish)

3:76 بَلَىٰ مَنْ أَوْفَىٰ بِعَهْدِهِۦ وَٱتَّقَىٰ فَإِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَّقِينَ
3:76 Kim sözünü yerine getirir ve erdemli bir yaşam sürerse, bilsin ki ALLAH erdemlileri sever. - Edip Yüksel (Turkish)

3:77 إِنَّ ٱلَّذِينَ يَشْتَرُونَ بِعَهْدِ ٱللَّهِ وَأَيْمَـٰنِهِمْ ثَمَنًا قَلِيلًا أُو۟لَـٰٓئِكَ لَا خَلَـٰقَ لَهُمْ فِى ٱلْـَٔاخِرَةِ وَلَا يُكَلِّمُهُمُ ٱللَّهُ وَلَا يَنظُرُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ ٱلْقِيَـٰمَةِ وَلَا يُزَكِّيهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
3:77 ALLAH'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir fiyata değişenlerin ahirette bir payları yoktur. ALLAH onlarla konuşmaz, Diriliş Gününde onlara bakmaz ve onları arındırmaz. Onlar için acıklı bir azap var. - Edip Yüksel (Turkish)

3:78 وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُۥنَ أَلْسِنَتَهُم بِٱلْكِتَـٰبِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ ٱلْكِتَـٰبِ وَمَا هُوَ مِنَ ٱلْكِتَـٰبِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِندِ ٱللَّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِندِ ٱللَّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
3:78 Onların bazısı, kitapta olmayanı kitaptan sanasınız diye dillerini bükerek kitabı taklit eder ve ALLAH katından olmadığı halde, "Bu ALLAH katındandır," derler. Bile bile, ALLAH adına yalan söylerler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:79 مَا كَانَ لِبَشَرٍ أَن يُؤْتِيَهُ ٱللَّهُ ٱلْكِتَـٰبَ وَٱلْحُكْمَ وَٱلنُّبُوَّةَ ثُمَّ يَقُولَ لِلنَّاسِ كُونُوا۟ عِبَادًا لِّى مِن دُونِ ٱللَّهِ وَلَـٰكِن كُونُوا۟ رَبَّـٰنِيِّـۧنَ بِمَا كُنتُمْ تُعَلِّمُونَ ٱلْكِتَـٰبَ وَبِمَا كُنتُمْ تَدْرُسُونَ
3:79 ALLAH'ın kendisine kitap, bilgelik ve peygamberlik verdiği hiç bir insan, "ALLAH'tan sonra bana da kulluk ediniz," diye halkı kendisine çağırmaz. Aksine, "Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun," der - Edip Yüksel (Turkish)

3:80 وَلَا يَأْمُرَكُمْ أَن تَتَّخِذُوا۟ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةَ وَٱلنَّبِيِّـۧنَ أَرْبَابًا ۗ أَيَأْمُرُكُم بِٱلْكُفْرِ بَعْدَ إِذْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ
3:80 Ve size, melekleri ve peygamberleri rabler edinmenizi de emretmez. Siz müslüman olduktan sonra, size hiç inkarı emreder mi? - Edip Yüksel (Turkish)

3:81 وَإِذْ أَخَذَ ٱللَّهُ مِيثَـٰقَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ لَمَآ ءَاتَيْتُكُم مِّن كِتَـٰبٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَآءَكُمْ رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ لِّمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِۦ وَلَتَنصُرُنَّهُۥ ۚ قَالَ ءَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَىٰ ذَٰلِكُمْ إِصْرِى ۖ قَالُوٓا۟ أَقْرَرْنَا ۚ قَالَ فَٱشْهَدُوا۟ وَأَنَا۠ مَعَكُم مِّنَ ٱلشَّـٰهِدِينَ
3:81 ALLAH peygamberlerden (nebilerden) şöyle misak almıştı: "Size kitap ve hikmet vereceğim. Daha sonra, beraberinizdekileri doğrulayan bir elçi (resul) geldiğinde ona inanacak ve onu destekleyeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi ve bu sözleşmeyi yerine getireceğinize söz verdiniz mi," demişti. Onlar "Kabul ettik," deyince, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahid olanlardanım," demişti. - Edip Yüksel (Turkish)

3:82 فَمَن تَوَلَّىٰ بَعْدَ ذَٰلِكَ فَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْفَـٰسِقُونَ
3:82 Bundan sonra kim dönerse yoldan çıkmıştır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:83 أَفَغَيْرَ دِينِ ٱللَّهِ يَبْغُونَ وَلَهُۥٓ أَسْلَمَ مَن فِى ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَإِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
3:83 ALLAH'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde ne varsa ister istemez O'na teslim olmuştur ve hepsi O'na döndürülecektir - Edip Yüksel (Turkish)

3:84 قُلْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ عَلَيْنَا وَمَآ أُنزِلَ عَلَىٰٓ إِبْرَٰهِيمَ وَإِسْمَـٰعِيلَ وَإِسْحَـٰقَ وَيَعْقُوبَ وَٱلْأَسْبَاطِ وَمَآ أُوتِىَ مُوسَىٰ وَعِيسَىٰ وَٱلنَّبِيُّونَ مِن رَّبِّهِمْ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُۥ مُسْلِمُونَ
3:84 De ki: "ALLAH'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlara indirilene; Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rab'leri tarafından verilene inandık. Onların hiçbiri arasında ayırım yapmayız ve biz O'na teslim olanlarız." - Edip Yüksel (Turkish)

3:85 وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ ٱلْإِسْلَـٰمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِى ٱلْـَٔاخِرَةِ مِنَ ٱلْخَـٰسِرِينَ
3:85 Kim islamdan (Tanrı'ya teslim olmaktan) başka bir din ararsa kendisinden kabul edilmeyecek ve o ahirette kaybedenlerden olacaktır - Edip Yüksel (Turkish)

3:86 كَيْفَ يَهْدِى ٱللَّهُ قَوْمًا كَفَرُوا۟ بَعْدَ إِيمَـٰنِهِمْ وَشَهِدُوٓا۟ أَنَّ ٱلرَّسُولَ حَقٌّ وَجَآءَهُمُ ٱلْبَيِّنَـٰتُ ۚ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلظَّـٰلِمِينَ
3:86 İman ettikten, elçinin doğru olduğuna tanık olduktan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkar eden bir toplumu, ALLAH nasıl olur da doğruya iletir? ALLAH zalim toplumu hidayete ulaştırmaz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:87 أُو۟لَـٰٓئِكَ جَزَآؤُهُمْ أَنَّ عَلَيْهِمْ لَعْنَةَ ٱللَّهِ وَٱلْمَلَـٰٓئِكَةِ وَٱلنَّاسِ أَجْمَعِينَ
3:87 Onlar, ALLAH'ın, meleklerin ve insanların toplu lanetini hakketmişlerdir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:88 خَـٰلِدِينَ فِيهَا لَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ ٱلْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنظَرُونَ
3:88 Orada sürekli kalıcıdırlar; azapları hafifletilmez ve kendilerine bakılmaz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:89 إِلَّا ٱلَّذِينَ تَابُوا۟ مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ وَأَصْلَحُوا۟ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
3:89 Ancak, bundan sonra yönelip durumlarını düzeltenler başka. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:90 إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بَعْدَ إِيمَـٰنِهِمْ ثُمَّ ٱزْدَادُوا۟ كُفْرًا لَّن تُقْبَلَ تَوْبَتُهُمْ وَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلضَّآلُّونَ
3:90 İmanlarından sonra inkar edip de inkarlarında ileri gidenlerin tevbeleri kabul edilmez; onlar artık tümüyle sapmış demektir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:91 إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَمَاتُوا۟ وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَن يُقْبَلَ مِنْ أَحَدِهِم مِّلْءُ ٱلْأَرْضِ ذَهَبًا وَلَوِ ٱفْتَدَىٰ بِهِۦٓ ۗ أُو۟لَـٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ وَمَا لَهُم مِّن نَّـٰصِرِينَ
3:91 İnkar edip inkarcı olarak ölenler, dünya dolusu altını fidye olarak verseler dahi kendilerinden kabul edilmeyecektir. Onlar acıklı bir azabı hakkettiler ve hiç bir yardımcıları da olmayacak. - Edip Yüksel (Turkish)

3:92 لَن تَنَالُوا۟ ٱلْبِرَّ حَتَّىٰ تُنفِقُوا۟ مِمَّا تُحِبُّونَ ۚ وَمَا تُنفِقُوا۟ مِن شَىْءٍ فَإِنَّ ٱللَّهَ بِهِۦ عَلِيمٌ
3:92 Sevdiğiniz şeylerden ekonomik yardım olarak vermedikçe erdemli bir kişi olamazsınız. Her neyi verirseniz ALLAH mutlaka onu bilir - Edip Yüksel (Turkish)

3:93 ۞ كُلُّ ٱلطَّعَامِ كَانَ حِلًّا لِّبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسْرَٰٓءِيلُ عَلَىٰ نَفْسِهِۦ مِن قَبْلِ أَن تُنَزَّلَ ٱلتَّوْرَىٰةُ ۗ قُلْ فَأْتُوا۟ بِٱلتَّوْرَىٰةِ فَٱتْلُوهَآ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ
3:93 Tevrat indirilmeden önce İsrail kendisine haram kılıncaya kadar İsrailoğullarına tüm yiyecekler helal idi. "Doğru sözlülerseniz Tevrat'ı getirip okuyun," de. - Edip Yüksel (Turkish)

3:94 فَمَنِ ٱفْتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَ مِنۢ بَعْدِ ذَٰلِكَ فَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّـٰلِمُونَ
3:94 Artık kim yalanları ALLAH'a yakıştırırsa, işte zalimler onlardır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:95 قُلْ صَدَقَ ٱللَّهُ ۗ فَٱتَّبِعُوا۟ مِلَّةَ إِبْرَٰهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ ٱلْمُشْرِكِينَ
3:95 De ki: "ALLAH doğruyu söyler; İbrahim'in tektanrıcı dinine uyun. O puta tapanlardan olmadı." - Edip Yüksel (Turkish)

3:96 إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِى بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِّلْعَـٰلَمِينَ
3:96 Halk için kurulan en önemli ev, tüm halklara bir hidayet kaynağı olan Bekke'deki kutlu evdir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:97 فِيهِ ءَايَـٰتٌۢ بَيِّنَـٰتٌ مَّقَامُ إِبْرَٰهِيمَ ۖ وَمَن دَخَلَهُۥ كَانَ ءَامِنًا ۗ وَلِلَّهِ عَلَى ٱلنَّاسِ حِجُّ ٱلْبَيْتِ مَنِ ٱسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًا ۚ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَنِىٌّ عَنِ ٱلْعَـٰلَمِينَ
3:97 Orada apaçık işaretler var: İbrahim'in (putperestliğe karşı) duruş yeridir. Oraya giren güvenlik içinde olmalı. Halktan yolculuğa gücü yetenler o Ev'i (Kabeyi) ALLAH için haccetmekle yükümlüdür. Kim inkar ederse bilsin ki ALLAH kimseye muhtaç değildir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:98 قُلْ يَـٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَـٰبِ لِمَ تَكْفُرُونَ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ وَٱللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا تَعْمَلُونَ
3:98 De ki, "Kitap halkı, ALLAH yaptıklarınıza tanıkken neden ALLAH'ın ayetlerini tanımıyorsunuz?" - Edip Yüksel (Turkish)

3:99 قُلْ يَـٰٓأَهْلَ ٱلْكِتَـٰبِ لِمَ تَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ ٱللَّهِ مَنْ ءَامَنَ تَبْغُونَهَا عِوَجًا وَأَنتُمْ شُهَدَآءُ ۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَـٰفِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
3:99 De ki, "Kitap halkı, doğruya tanık olduğunuz halde neden ALLAH'ın yolunu değiştirmeye yeltenerek inananları saptırıyorsunuz? ALLAH yaptıklarınızdan habersiz değildir." - Edip Yüksel (Turkish)

3:100 يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِن تُطِيعُوا۟ فَرِيقًا مِّنَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَـٰبَ يَرُدُّوكُم بَعْدَ إِيمَـٰنِكُمْ كَـٰفِرِينَ
3:100 İnananlar! Kitap halkından bir kısmına uyarsanız iman etmenizden sonra sizi inkarcılığa döndürürler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:101 وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَأَنتُمْ تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ ءَايَـٰتُ ٱللَّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُۥ ۗ وَمَن يَعْتَصِم بِٱللَّهِ فَقَدْ هُدِىَ إِلَىٰ صِرَٰطٍ مُّسْتَقِيمٍ
3:101 ALLAH'ın ayetleri size okunduğu ve O'nun elçisi aranızda olduğu halde nasıl olur da inkar edersiniz? Kim ALLAH'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir - Edip Yüksel (Turkish)

3:102 يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِۦ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
3:102 İnananlar! ALLAH'ı gereğince dinleyin ve müslümanlar (Tanrı'ya teslim olanlar) olarak ölmeye bakın. - Edip Yüksel (Turkish)

3:103 وَٱعْتَصِمُوا۟ بِحَبْلِ ٱللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا۟ ۚ وَٱذْكُرُوا۟ نِعْمَتَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَآءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِۦٓ إِخْوَٰنًا وَكُنتُمْ عَلَىٰ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ ٱلنَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمْ ءَايَـٰتِهِۦ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
3:103 ALLAH'ın ipine topluca sımsıkı sarılın; ayrılığa düşmeyin. ALLAH'ın size olan nimetini anımsayın. Siz birbirinize düşmanlar idiniz de kalplerinizi birleştirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi ondan kurtardı. Yola gelesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklıyor. - Edip Yüksel (Turkish)

3:104 وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى ٱلْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ ۚ وَأُو۟لَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ
3:104 İçinizde, iyiliğe çağıran, sağduyuyu öğütleyen ve kötülükten sakındıran bir topluluk olsun. Bunlar başaranlardır - Edip Yüksel (Turkish)

3:105 وَلَا تَكُونُوا۟ كَٱلَّذِينَ تَفَرَّقُوا۟ وَٱخْتَلَفُوا۟ مِنۢ بَعْدِ مَا جَآءَهُمُ ٱلْبَيِّنَـٰتُ ۚ وَأُو۟لَـٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
3:105 Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra ayrılık ve anlaşmazlığa düşenler gibi olmayınız. Onlar için büyük bir azap var - Edip Yüksel (Turkish)

3:106 يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ ۚ فَأَمَّا ٱلَّذِينَ ٱسْوَدَّتْ وُجُوهُهُمْ أَكَفَرْتُم بَعْدَ إِيمَـٰنِكُمْ فَذُوقُوا۟ ٱلْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
3:106 O gün bazı yüzler aklanır, bazı yüzlerse kararır. Yüzleri kararanlara: "İman ettikten sonra inkar mı ettiniz? İnkarınızdan dolayı azabı tadın." - Edip Yüksel (Turkish)

3:107 وَأَمَّا ٱلَّذِينَ ٱبْيَضَّتْ وُجُوهُهُمْ فَفِى رَحْمَةِ ٱللَّهِ هُمْ فِيهَا خَـٰلِدُونَ
3:107 Yüzleri aklananlar ise ALLAH'ın rahmeti içindedir. Orada sürekli kalırlar. - Edip Yüksel (Turkish)

3:108 تِلْكَ ءَايَـٰتُ ٱللَّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِٱلْحَقِّ ۗ وَمَا ٱللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِّلْعَـٰلَمِينَ
3:108 Bunlar, sana dosdoğru olarak okuduğumuz ALLAH'ın ayetleridir. ALLAH hiç kimseye zulmetmek istemez. - Edip Yüksel (Turkish)

3:109 وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۚ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرْجَعُ ٱلْأُمُورُ
3:109 Göklerde ve yerde ne varsa ALLAH'ındır ve tüm işler ALLAH tarafından kontrol edilir - Edip Yüksel (Turkish)

3:110 كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ ۗ وَلَوْ ءَامَنَ أَهْلُ ٱلْكِتَـٰبِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُم ۚ مِّنْهُمُ ٱلْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ ٱلْفَـٰسِقُونَ
3:110 Siz, halk için çıkarılmış en iyi topluluksunuz. İyiliği öğütler, kötülükten sakındırır ve ALLAH'a inanırsınız. Kitap halkı inansaydı kendileri için iyi olurdu. İçlerinde inananlar olmakla birlikte çoğunluğu yoldan çıkmıştır - Edip Yüksel (Turkish)

3:111 لَن يَضُرُّوكُمْ إِلَّآ أَذًى ۖ وَإِن يُقَـٰتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ ٱلْأَدْبَارَ ثُمَّ لَا يُنصَرُونَ
3:111 Size hakaretten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa dönüp kaçarlar; kazanamazlar. - Edip Yüksel (Turkish)

3:112 ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ ٱلذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوٓا۟ إِلَّا بِحَبْلٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَحَبْلٍ مِّنَ ٱلنَّاسِ وَبَآءُو بِغَضَبٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ ٱلْمَسْكَنَةُ ۚ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُوا۟ يَكْفُرُونَ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ وَيَقْتُلُونَ ٱلْأَنۢبِيَآءَ بِغَيْرِ حَقٍّ ۚ ذَٰلِكَ بِمَا عَصَوا۟ وَّكَانُوا۟ يَعْتَدُونَ
3:112 Nerede bulunurlarsa bulunsunlar -ALLAH'ın ipine, ya da insanların ipine (sözleşmesine) sığınanlar hariç- horlandılar. ALLAH'ın gazabını hakkettiler ve yoksulluğa mahkum edildiler. Zira onlar, ALLAH'ın ayetlerini inkar ediyor ve peygamberleri haksız yere öldürüyorlardı. Tüm bunlar, karşı gelmeleri ve sınırı aşmalarının bir sonucu idi. - Edip Yüksel (Turkish)

3:113 ۞ لَيْسُوا۟ سَوَآءً ۗ مِّنْ أَهْلِ ٱلْكِتَـٰبِ أُمَّةٌ قَآئِمَةٌ يَتْلُونَ ءَايَـٰتِ ٱللَّهِ ءَانَآءَ ٱلَّيْلِ وَهُمْ يَسْجُدُونَ
3:113 Ancak hepsi bir değil. Kitap halkından bir grup var ki geceleri ALLAH'ın ayetlerini okuyup secde ederler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:114 يُؤْمِنُونَ بِٱللَّهِ وَٱلْيَوْمِ ٱلْـَٔاخِرِ وَيَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ وَيُسَـٰرِعُونَ فِى ٱلْخَيْرَٰتِ وَأُو۟لَـٰٓئِكَ مِنَ ٱلصَّـٰلِحِينَ
3:114 ALLAH'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği öğütler kötülükten sakındırır ve iyi işlere koşuşurlar. İşte onlar iyilerdendir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:115 وَمَا يَفْعَلُوا۟ مِنْ خَيْرٍ فَلَن يُكْفَرُوهُ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌۢ بِٱلْمُتَّقِينَ
3:115 Yaptıkları hiç bir iyilik karşılıksız kalmıyacaktır. ALLAH erdemlileri çok iyi bilir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:116 إِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَن تُغْنِىَ عَنْهُمْ أَمْوَٰلُهُمْ وَلَآ أَوْلَـٰدُهُم مِّنَ ٱللَّهِ شَيْـًٔا ۖ وَأُو۟لَـٰٓئِكَ أَصْحَـٰبُ ٱلنَّارِ ۚ هُمْ فِيهَا خَـٰلِدُونَ
3:116 İnkar edenlerin ne paraları ne de çocukları ALLAH'a karşı kendilerine hiç bir yarar sağlamıyacaktır. Onlar ateşin halkıdır ve orada sürekli kalıcıdırlar. - Edip Yüksel (Turkish)

3:117 مَثَلُ مَا يُنفِقُونَ فِى هَـٰذِهِ ٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا كَمَثَلِ رِيحٍ فِيهَا صِرٌّ أَصَابَتْ حَرْثَ قَوْمٍ ظَلَمُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ فَأَهْلَكَتْهُ ۚ وَمَا ظَلَمَهُمُ ٱللَّهُ وَلَـٰكِنْ أَنفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ
3:117 Bu dünya hayatındaki harcamaları, kendi kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinine vurup mahfeden dondurucu bir rüzgar gibidir. ALLAH onlara zulmetmedi; fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı - Edip Yüksel (Turkish)

3:118 يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَتَّخِذُوا۟ بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالًا وَدُّوا۟ مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ ٱلْبَغْضَآءُ مِنْ أَفْوَٰهِهِمْ وَمَا تُخْفِى صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ ۚ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ ٱلْـَٔايَـٰتِ ۖ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
3:118 İnananlar, size kötülük etmekten geri durmayan, sizin sıkıntıya düşmenizi isteyen kimseleri sırdaş edinmeyin. Ağızlarından kin ve nefret taşmaktadır. Göğüslerinde gizledikleri ise daha büyük. Size ayetleri açıkladık; düşünürseniz, - Edip Yüksel (Turkish)

3:119 هَـٰٓأَنتُمْ أُو۟لَآءِ تُحِبُّونَهُمْ وَلَا يُحِبُّونَكُمْ وَتُؤْمِنُونَ بِٱلْكِتَـٰبِ كُلِّهِۦ وَإِذَا لَقُوكُمْ قَالُوٓا۟ ءَامَنَّا وَإِذَا خَلَوْا۟ عَضُّوا۟ عَلَيْكُمُ ٱلْأَنَامِلَ مِنَ ٱلْغَيْظِ ۚ قُلْ مُوتُوا۟ بِغَيْظِكُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
3:119 İşte sizler, onlar sizi sevmediği halde onları sevenlersiniz! Üstelik siz bütün kitaplara/kitabın tümüne inanırsınız. Sizinle karşılaştıkları zaman "İnandık," derler, yalnız kaldıklarında ise size olan öfkelerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden canınız çıksın." Kuşkusuz ALLAH göğüslerin özünü Bilendir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:120 إِن تَمْسَسْكُمْ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْ وَإِن تُصِبْكُمْ سَيِّئَةٌ يَفْرَحُوا۟ بِهَا ۖ وَإِن تَصْبِرُوا۟ وَتَتَّقُوا۟ لَا يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـًٔا ۗ إِنَّ ٱللَّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
3:120 Size bir iyilik dokunsa onlara üzüntü verir, başınıza bir kötülük gelse ona sevinirler. Zorluklara karşı direnir ve erdemli davranırsanız entrikaları size hiç bir zarar vermez. ALLAH tüm yaptıklarını kontrol eder. - Edip Yüksel (Turkish)

3:121 وَإِذْ غَدَوْتَ مِنْ أَهْلِكَ تُبَوِّئُ ٱلْمُؤْمِنِينَ مَقَـٰعِدَ لِلْقِتَالِ ۗ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
3:121 Hani sen, sabah erkenden ailenden ayrılarak inananları savaşta tutacakları noktalara yerleştiriyordun. Elbette ALLAH İşitir, Bilir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:122 إِذْ هَمَّت طَّآئِفَتَانِ مِنكُمْ أَن تَفْشَلَا وَٱللَّهُ وَلِيُّهُمَا ۗ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ ٱلْمُؤْمِنُونَ
3:122 Sizden iki grup nerede ise bozguna uğradı. Oysa ALLAH onların Sahibiydi. İnananlar ALLAH'a güvensin. - Edip Yüksel (Turkish)

3:123 وَلَقَدْ نَصَرَكُمُ ٱللَّهُ بِبَدْرٍ وَأَنتُمْ أَذِلَّةٌ ۖ فَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
3:123 Nitekim siz zayıf durumda iken, Bedir'de, ALLAH size yardım edip zafere ulaştırdı. Teşekkürünüzü belirtmek için ALLAH'ı dinlemelisiniz - Edip Yüksel (Turkish)

3:124 إِذْ تَقُولُ لِلْمُؤْمِنِينَ أَلَن يَكْفِيَكُمْ أَن يُمِدَّكُمْ رَبُّكُم بِثَلَـٰثَةِ ءَالَـٰفٍ مِّنَ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةِ مُنزَلِينَ
3:124 İnananlara şunları diyordun: "İndirilmiş üç bin melek ile Rabbinizin sizi desteklemesi size yetmez mi?" - Edip Yüksel (Turkish)

3:125 بَلَىٰٓ ۚ إِن تَصْبِرُوا۟ وَتَتَّقُوا۟ وَيَأْتُوكُم مِّن فَوْرِهِمْ هَـٰذَا يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُم بِخَمْسَةِ ءَالَـٰفٍ مِّنَ ٱلْمَلَـٰٓئِكَةِ مُسَوِّمِينَ
3:125 Evet, güçlüklere karşı direnir ve erdemli davranırsanız size şu anda ani bir baskın yapsalar, Rabbiniz sizi eğitilmiş beş bin melek ile destekler - Edip Yüksel (Turkish)

3:126 وَمَا جَعَلَهُ ٱللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُم بِهِۦ ۗ وَمَا ٱلنَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِندِ ٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَكِيمِ
3:126 ALLAH bunu, kalbinizi yatıştıracak bir müjde olsun diye anlatıyor. Zafer, yalnızca Güçlü ve Bilge olan ALLAH katındandır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:127 لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِّنَ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنقَلِبُوا۟ خَآئِبِينَ
3:127 Böylece inkarcıların bir kısmını imha eder veya onları etkisiz hale getirip bozguna uğratır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:128 لَيْسَ لَكَ مِنَ ٱلْأَمْرِ شَىْءٌ أَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ أَوْ يُعَذِّبَهُمْ فَإِنَّهُمْ ظَـٰلِمُونَ
3:128 Tevbelerini kabul etmesi veya işledikleri zulümden dolayı onları azaplandırması seni ilgilendirmez. - Edip Yüksel (Turkish)

3:129 وَلِلَّهِ مَا فِى ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَمَا فِى ٱلْأَرْضِ ۚ يَغْفِرُ لِمَن يَشَآءُ وَيُعَذِّبُ مَن يَشَآءُ ۚ وَٱللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
3:129 Göklerde ve yerde bulunan her şey ALLAH'ındır. Affedilmeyi hakkedeni affeder, cezayı hakkedeni cezalandırır. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir - Edip Yüksel (Turkish)

3:130 يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَأْكُلُوا۟ ٱلرِّبَوٰٓا۟ أَضْعَـٰفًا مُّضَـٰعَفَةً ۖ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
3:130 İnananlar, faizi kat kat arttırılmış olarak yemeyin. Başarılı olmak için ALLAH'ı dinleyin. - Edip Yüksel (Turkish)

3:131 وَٱتَّقُوا۟ ٱلنَّارَ ٱلَّتِىٓ أُعِدَّتْ لِلْكَـٰفِرِينَ
3:131 İnkarcılar için hazırlanmış olan ateşten sakının. - Edip Yüksel (Turkish)

3:132 وَأَطِيعُوا۟ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
3:132 Merhamet edilmeniz için ALLAH'a ve elçiye uyun. - Edip Yüksel (Turkish)

3:133 ۞ وَسَارِعُوٓا۟ إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا ٱلسَّمَـٰوَٰتُ وَٱلْأَرْضُ أُعِدَّتْ لِلْمُتَّقِينَ
3:133 Rabbiniz tarafından bağışlanmaya, eni göklerle yeri kapsayan ve erdemliler için hazırlanmış olan cennete doğru koşun. - Edip Yüksel (Turkish)

3:134 ٱلَّذِينَ يُنفِقُونَ فِى ٱلسَّرَّآءِ وَٱلضَّرَّآءِ وَٱلْكَـٰظِمِينَ ٱلْغَيْظَ وَٱلْعَافِينَ عَنِ ٱلنَّاسِ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
3:134 O erdemliler ki bollukta ve darlıkta yardım için para harcarlar, öfkelerini kontrol ederler, insanların kusurlarını görmemezlikten gelirler. ALLAH iyilik yapanları sever. - Edip Yüksel (Turkish)

3:135 وَٱلَّذِينَ إِذَا فَعَلُوا۟ فَـٰحِشَةً أَوْ ظَلَمُوٓا۟ أَنفُسَهُمْ ذَكَرُوا۟ ٱللَّهَ فَٱسْتَغْفَرُوا۟ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ ٱلذُّنُوبَ إِلَّا ٱللَّهُ وَلَمْ يُصِرُّوا۟ عَلَىٰ مَا فَعَلُوا۟ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
3:135 Onlar ki bir günah işledikleri, yahut kendilerine zulmettikleri zaman ALLAH'ı anımsar ve günahları için bağışlanma dilerler -Zaten ALLAH'tan başka kim günahları bağışlayabilir ki?- ve onlar bile bile günah işlemeye devam etmez - Edip Yüksel (Turkish)

3:136 أُو۟لَـٰٓئِكَ جَزَآؤُهُم مَّغْفِرَةٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَجَنَّـٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَـٰرُ خَـٰلِدِينَ فِيهَا ۚ وَنِعْمَ أَجْرُ ٱلْعَـٰمِلِينَ
3:136 Onlara, Rab'lerinden bağışlanma ve altından ırmaklar akan cennetlerle karşılık verilir; orada sürekli kalırlar. Çalışanların ödülü ne güzeldir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:137 قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِكُمْ سُنَنٌ فَسِيرُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ فَٱنظُرُوا۟ كَيْفَ كَانَ عَـٰقِبَةُ ٱلْمُكَذِّبِينَ
3:137 Sizden önce de yasalar uygulanmıştı. Yeryüzünde dolaşın da yalanlayıcıların sonunun ne olduğunu görün. - Edip Yüksel (Turkish)

3:138 هَـٰذَا بَيَانٌ لِّلنَّاسِ وَهُدًى وَمَوْعِظَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ
3:138 Bu, insanlara bir bildiri, erdemlilere de bir yol gösterici ve öğüttür. - Edip Yüksel (Turkish)

3:139 وَلَا تَهِنُوا۟ وَلَا تَحْزَنُوا۟ وَأَنتُمُ ٱلْأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
3:139 Gevşemeyin, üzülmeyin; inanıyorsanız üstün sizsiniz! - Edip Yüksel (Turkish)

3:140 إِن يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ ٱلْقَوْمَ قَرْحٌ مِّثْلُهُۥ ۚ وَتِلْكَ ٱلْأَيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ ٱلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَيَتَّخِذَ مِنكُمْ شُهَدَآءَ ۗ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلظَّـٰلِمِينَ
3:140 Size bir sıkıntı dokunduysa, düşman topluluğa da benzeri bir sıkıntı dokunmuştur. Böyle günleri, halkın arasında döndürüp duruyoruz ki ALLAH gerçek inananları ayırsın ve sizden bazılarını şahitler edinsin. ALLAH zalimleri sevmez - Edip Yüksel (Turkish)

3:141 وَلِيُمَحِّصَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَيَمْحَقَ ٱلْكَـٰفِرِينَ
3:141 ALLAH böylece inananları sağlamlaştırır ve kafirlerin gururunu kırar - Edip Yüksel (Turkish)

3:142 أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُوا۟ ٱلْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ جَـٰهَدُوا۟ مِنكُمْ وَيَعْلَمَ ٱلصَّـٰبِرِينَ
3:142 ALLAH aranızdaki çalışanları ortaya çıkarmadan, sabredenleri ayırmadan cennete gireceğinizi mi sandınız? - Edip Yüksel (Turkish)

3:143 وَلَقَدْ كُنتُمْ تَمَنَّوْنَ ٱلْمَوْتَ مِن قَبْلِ أَن تَلْقَوْهُ فَقَدْ رَأَيْتُمُوهُ وَأَنتُمْ تَنظُرُونَ
3:143 Siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. Fakat şimdi onu gördüğünüz halde bekliyorsunuz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:144 وَمَا مُحَمَّدٌ إِلَّا رَسُولٌ قَدْ خَلَتْ مِن قَبْلِهِ ٱلرُّسُلُ ۚ أَفَإِي۟ن مَّاتَ أَوْ قُتِلَ ٱنقَلَبْتُمْ عَلَىٰٓ أَعْقَـٰبِكُمْ ۚ وَمَن يَنقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَن يَضُرَّ ٱللَّهَ شَيْـًٔا ۗ وَسَيَجْزِى ٱللَّهُ ٱلشَّـٰكِرِينَ
3:144 Muhammed sadece bir elçidir ve ondan önce de nice elçiler gelip geçmiştir. Ölür yahut öldürülürse geriye mi döneceksiniz. Dönekler ALLAH'a hiç bir zarar veremez. ALLAH şükredenleri ödüllendirecektir - Edip Yüksel (Turkish)

3:145 وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تَمُوتَ إِلَّا بِإِذْنِ ٱللَّهِ كِتَـٰبًا مُّؤَجَّلًا ۗ وَمَن يُرِدْ ثَوَابَ ٱلدُّنْيَا نُؤْتِهِۦ مِنْهَا وَمَن يُرِدْ ثَوَابَ ٱلْـَٔاخِرَةِ نُؤْتِهِۦ مِنْهَا ۚ وَسَنَجْزِى ٱلشَّـٰكِرِينَ
3:145 ALLAH'ın izni olmadan hiç kimse ölemez. Ölümün belirlenmiş bir süresi var. Kim dünya nimetini isterse ona ondan veririz, kim ahiret nimetini isterse ona da ondan veririz. Şükredenleri ödüllendireceğiz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:146 وَكَأَيِّن مِّن نَّبِىٍّ قَـٰتَلَ مَعَهُۥ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ فَمَا وَهَنُوا۟ لِمَآ أَصَابَهُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ وَمَا ضَعُفُوا۟ وَمَا ٱسْتَكَانُوا۟ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلصَّـٰبِرِينَ
3:146 Nice peygamberler var ki kendilerini Rab'lerine adamış birçok kişi onlarla birlikte savaştı. ALLAH yolunda başlarına gelenden ötürü gevşemediler, yılmadılar, boyun eğmediler. ALLAH direnenleri sever. - Edip Yüksel (Turkish)

3:147 وَمَا كَانَ قَوْلَهُمْ إِلَّآ أَن قَالُوا۟ رَبَّنَا ٱغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِىٓ أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَٱنصُرْنَا عَلَى ٱلْقَوْمِ ٱلْكَـٰفِرِينَ
3:147 Sözleri yalnızca şuydu: "Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı sağlam tut ve inkarcı topluluğa karşı bize zafer ver." - Edip Yüksel (Turkish)

3:148 فَـَٔاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ ثَوَابَ ٱلدُّنْيَا وَحُسْنَ ثَوَابِ ٱلْـَٔاخِرَةِ ۗ وَٱللَّهُ يُحِبُّ ٱلْمُحْسِنِينَ
3:148 ALLAH da onlara hem dünya nimetini hem de ahiret nimetinin en güzelini verdi. ALLAH güzel davrananları sever. - Edip Yüksel (Turkish)

3:149 يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ إِن تُطِيعُوا۟ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ يَرُدُّوكُمْ عَلَىٰٓ أَعْقَـٰبِكُمْ فَتَنقَلِبُوا۟ خَـٰسِرِينَ
3:149 Ey inananlar, inkar edenlere uyarsanız sizi gerisin geriye döndürürler ve kaybedenlerden olursunuz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:150 بَلِ ٱللَّهُ مَوْلَىٰكُمْ ۖ وَهُوَ خَيْرُ ٱلنَّـٰصِرِينَ
3:150 Hayır, mevlanız (sahibiniz ve dostunuz) ALLAH'tır. O, yardım edenlerin en iyisidir - Edip Yüksel (Turkish)

3:151 سَنُلْقِى فِى قُلُوبِ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ ٱلرُّعْبَ بِمَآ أَشْرَكُوا۟ بِٱللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِۦ سُلْطَـٰنًا ۖ وَمَأْوَىٰهُمُ ٱلنَّارُ ۚ وَبِئْسَ مَثْوَى ٱلظَّـٰلِمِينَ
3:151 Güçsüz ve yetkisiz kişileri ALLAH'a ortak koştukları için inkarcıların kalplerine korku salacağız. Yerleri ateştir. Zalimlerin durağı ne kötü! - Edip Yüksel (Turkish)

3:152 وَلَقَدْ صَدَقَكُمُ ٱللَّهُ وَعْدَهُۥٓ إِذْ تَحُسُّونَهُم بِإِذْنِهِۦ ۖ حَتَّىٰٓ إِذَا فَشِلْتُمْ وَتَنَـٰزَعْتُمْ فِى ٱلْأَمْرِ وَعَصَيْتُم مِّنۢ بَعْدِ مَآ أَرَىٰكُم مَّا تُحِبُّونَ ۚ مِنكُم مَّن يُرِيدُ ٱلدُّنْيَا وَمِنكُم مَّن يُرِيدُ ٱلْـَٔاخِرَةَ ۚ ثُمَّ صَرَفَكُمْ عَنْهُمْ لِيَبْتَلِيَكُمْ ۖ وَلَقَدْ عَفَا عَنكُمْ ۗ وَٱللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ
3:152 ALLAH size verdiği sözde durdu ve nitekim izniyle onları darmadağın ettiniz. Ama, sevdiğiniz (zaferi) size gösterdikten sonra duraksadınız, savaş hakkında birbirinizle çekiştiniz ve emirleri dinlemediniz. Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti... Sonra, sınamak için sizi onlardan çevirdi ve her şeye rağmen sizi affetti. ALLAH'ın inananlara nimeti boldur - Edip Yüksel (Turkish)

3:153 ۞ إِذْ تُصْعِدُونَ وَلَا تَلْوُۥنَ عَلَىٰٓ أَحَدٍ وَٱلرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ فِىٓ أُخْرَىٰكُمْ فَأَثَـٰبَكُمْ غَمًّۢا بِغَمٍّ لِّكَيْلَا تَحْزَنُوا۟ عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ وَلَا مَآ أَصَـٰبَكُمْ ۗ وَٱللَّهُ خَبِيرٌۢ بِمَا تَعْمَلُونَ
3:153 Elçi arkanızdan çağırmasına rağmen siz hiç kimseye dönüp bakmaksızın tepeyi tırmanıyordunuz. Yitirdiklerinize ve başınıza gelenlere üzülmeyesiniz diye size keder üstüne keder verdi. ALLAH yaptıklarınızdan Haberdardır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:154 ثُمَّ أَنزَلَ عَلَيْكُم مِّنۢ بَعْدِ ٱلْغَمِّ أَمَنَةً نُّعَاسًا يَغْشَىٰ طَآئِفَةً مِّنكُمْ ۖ وَطَآئِفَةٌ قَدْ أَهَمَّتْهُمْ أَنفُسُهُمْ يَظُنُّونَ بِٱللَّهِ غَيْرَ ٱلْحَقِّ ظَنَّ ٱلْجَـٰهِلِيَّةِ ۖ يَقُولُونَ هَل لَّنَا مِنَ ٱلْأَمْرِ مِن شَىْءٍ ۗ قُلْ إِنَّ ٱلْأَمْرَ كُلَّهُۥ لِلَّهِ ۗ يُخْفُونَ فِىٓ أَنفُسِهِم مَّا لَا يُبْدُونَ لَكَ ۖ يَقُولُونَ لَوْ كَانَ لَنَا مِنَ ٱلْأَمْرِ شَىْءٌ مَّا قُتِلْنَا هَـٰهُنَا ۗ قُل لَّوْ كُنتُمْ فِى بُيُوتِكُمْ لَبَرَزَ ٱلَّذِينَ كُتِبَ عَلَيْهِمُ ٱلْقَتْلُ إِلَىٰ مَضَاجِعِهِمْ ۖ وَلِيَبْتَلِىَ ٱللَّهُ مَا فِى صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا فِى قُلُوبِكُمْ ۗ وَٱللَّهُ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ
3:154 Sonra o üzüntünün ardından, içinizden bir grubu sakinleştiren güven dolu bir uykuyu üzerinize indirdi. Bir kısmınız bencilce kendi derdine düşmüş, cahiliye döneminde olduğu gibi ALLAH hakkında yanlış düşünceler üretiyor ve, "Bu işte bir yetkimiz varmı," diyordu. "Tüm yetki ALLAH'ındır," de. Sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlardı. "Bizim bir yetkimiz olsaydı burada öldürülmezdik," diyorlar. De ki, "Evlerinizde dahi olsaydınız, aranızda ölmesi kararlaştırılanlar devrilecekleri yere doğru sürüneceklerdi." ALLAH böylece göğüslerinizdekini dener ve kalplerinizdekini arıtır. ALLAH en gizli düşünceleri bilir - Edip Yüksel (Turkish)

3:155 إِنَّ ٱلَّذِينَ تَوَلَّوْا۟ مِنكُمْ يَوْمَ ٱلْتَقَى ٱلْجَمْعَانِ إِنَّمَا ٱسْتَزَلَّهُمُ ٱلشَّيْطَـٰنُ بِبَعْضِ مَا كَسَبُوا۟ ۖ وَلَقَدْ عَفَا ٱللَّهُ عَنْهُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ حَلِيمٌ
3:155 İki ordunun çarpıştığı gün geriye dönenlerinizi yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan kaydırmak istemişti. Ancak ALLAH onları affetti. ALLAH gerçekten çok Bağışlayıcı, çok Şefkatlidir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:156 يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ لَا تَكُونُوا۟ كَٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ وَقَالُوا۟ لِإِخْوَٰنِهِمْ إِذَا ضَرَبُوا۟ فِى ٱلْأَرْضِ أَوْ كَانُوا۟ غُزًّى لَّوْ كَانُوا۟ عِندَنَا مَا مَاتُوا۟ وَمَا قُتِلُوا۟ لِيَجْعَلَ ٱللَّهُ ذَٰلِكَ حَسْرَةً فِى قُلُوبِهِمْ ۗ وَٱللَّهُ يُحْىِۦ وَيُمِيتُ ۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
3:156 İnananlar! Yolculuğa çıkan veya savaşa giden kardeşleri için, "Bizimle kalsalardı ne ölür ne de öldürülürlerdi," diyen inkarcılar gibi olmayın. ALLAH bu tip düşünceyi kalplerinde bir üzüntü kaynağı yapar. Yaşatan da öldüren de ALLAH'tır. ALLAH yaptıklarınızı Görüyor. - Edip Yüksel (Turkish)

3:157 وَلَئِن قُتِلْتُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ أَوْ مُتُّمْ لَمَغْفِرَةٌ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَحْمَةٌ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
3:157 ALLAH yolunda ölür yahut öldürülürseniz, ALLAH'ın bağışlaması ve rahmetine kavuşmuş olursunuz ki bu onların tüm topladıklardından daha iyidir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:158 وَلَئِن مُّتُّمْ أَوْ قُتِلْتُمْ لَإِلَى ٱللَّهِ تُحْشَرُونَ
3:158 Ölürseniz de öldürülürseniz de ALLAH'ın huzuruna çıkarılacaksınız. - Edip Yüksel (Turkish)

3:159 فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ لِنتَ لَهُمْ ۖ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ ٱلْقَلْبِ لَٱنفَضُّوا۟ مِنْ حَوْلِكَ ۖ فَٱعْفُ عَنْهُمْ وَٱسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى ٱلْأَمْرِ ۖ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَوَكِّلِينَ
3:159 ALLAH'ın sana bir bağışı olarak onlara yumuşak davrandın. Kaba ve katı yürekli olsaydın çevrenden dağılır giderlerdi. Onları affet, bağışlanmalarını dile ve yapılacak işler hakkında onlara danış. Karar verince de ALLAH'a güven; ALLAH güvenenleri sever. - Edip Yüksel (Turkish)

3:160 إِن يَنصُرْكُمُ ٱللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ ۖ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا ٱلَّذِى يَنصُرُكُم مِّنۢ بَعْدِهِۦ ۗ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ ٱلْمُؤْمِنُونَ
3:160 ALLAH sizi desteklerse hiç bir güç sizi yenemez. Sizi terk ederse, artık size kim yardım edebilir ki? İnananlar ALLAH'a güvensin. - Edip Yüksel (Turkish)

3:161 وَمَا كَانَ لِنَبِىٍّ أَن يَغُلَّ ۚ وَمَن يَغْلُلْ يَأْتِ بِمَا غَلَّ يَوْمَ ٱلْقِيَـٰمَةِ ۚ ثُمَّ تُوَفَّىٰ كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
3:161 Bir peygamber ganimet mallarından hakkından fazlasını alamaz. Kim hakkından fazlasını alırsa diriliş günü o fazlalıkla gelir. Sonra herkese kazandığının karşılığı tam ödenir ve haksızlığa uğratılmazlar. - Edip Yüksel (Turkish)

3:162 أَفَمَنِ ٱتَّبَعَ رِضْوَٰنَ ٱللَّهِ كَمَنۢ بَآءَ بِسَخَطٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَمَأْوَىٰهُ جَهَنَّمُ ۚ وَبِئْسَ ٱلْمَصِيرُ
3:162 ALLAH'ın rızasını gözeten bir kimse ALLAH'ın öfkesine uğrayan gibi olur mu? Onun yeri cehennemdir; o ne kötü bir sonuçtur! - Edip Yüksel (Turkish)

3:163 هُمْ دَرَجَـٰتٌ عِندَ ٱللَّهِ ۗ وَٱللَّهُ بَصِيرٌۢ بِمَا يَعْمَلُونَ
3:163 Onlar ALLAH katında derece derecedir. ALLAH yaptıkları herşeyi görmektedir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:164 لَقَدْ مَنَّ ٱللَّهُ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ يَتْلُوا۟ عَلَيْهِمْ ءَايَـٰتِهِۦ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلْكِتَـٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَإِن كَانُوا۟ مِن قَبْلُ لَفِى ضَلَـٰلٍ مُّبِينٍ
3:164 ALLAH inananların içinden, onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve bilgelik öğreten bir elçiyi göndermekle iyilikte bulundu. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapıklık içindeydiler! - Edip Yüksel (Turkish)

3:165 أَوَلَمَّآ أَصَـٰبَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُم مِّثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّىٰ هَـٰذَا ۖ قُلْ هُوَ مِنْ عِندِ أَنفُسِكُمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
3:165 Uğradığınız zararın iki katını (düşmanınıza) verdiğiniz halde, "Bu da niçin," dediniz. De ki, "(O) musibet, kendi tarafınızdandır." ALLAH her şeye Kadirdir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:166 وَمَآ أَصَـٰبَكُمْ يَوْمَ ٱلْتَقَى ٱلْجَمْعَانِ فَبِإِذْنِ ٱللَّهِ وَلِيَعْلَمَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
3:166 İki ordu çarpıştığı gün başınıza gelenler ALLAH'ın izniyle oldu. İnananlar böylece ayırdedilir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:167 وَلِيَعْلَمَ ٱلَّذِينَ نَافَقُوا۟ ۚ وَقِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْا۟ قَـٰتِلُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ أَوِ ٱدْفَعُوا۟ ۖ قَالُوا۟ لَوْ نَعْلَمُ قِتَالًا لَّٱتَّبَعْنَـٰكُمْ ۗ هُمْ لِلْكُفْرِ يَوْمَئِذٍ أَقْرَبُ مِنْهُمْ لِلْإِيمَـٰنِ ۚ يَقُولُونَ بِأَفْوَٰهِهِم مَّا لَيْسَ فِى قُلُوبِهِمْ ۗ وَٱللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يَكْتُمُونَ
3:167 İkiyüzlüler de böylece açığa çıkarılır. Kendilerine, "Gelin, ALLAH yolunda savaşın ya da katkıda bulunun," denildiğinde, onlar, "Savaştan anlasaydık size katılırdık," dediler. O an onlar imandan daha çok inkara yakın idiler. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Halbuki ALLAH onların gizlediğini çok iyi biliyor. - Edip Yüksel (Turkish)

3:168 ٱلَّذِينَ قَالُوا۟ لِإِخْوَٰنِهِمْ وَقَعَدُوا۟ لَوْ أَطَاعُونَا مَا قُتِلُوا۟ ۗ قُلْ فَٱدْرَءُوا۟ عَنْ أَنفُسِكُمُ ٱلْمَوْتَ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ
3:168 Onlar oturup, akrabaları için şunu söylediler: "Bize uysalardı öldürülmeyeceklerdi." De ki, "Ölümü kendinizden savın da doğru sözlü olduğunuzu kanıtlayın." - Edip Yüksel (Turkish)

3:169 وَلَا تَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ قُتِلُوا۟ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ أَمْوَٰتًۢا ۚ بَلْ أَحْيَآءٌ عِندَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ
3:169 ALLAH yolunda vurulanları ölü sanmayın; bilakis onlar Rableri katında nimetler içinde diridirler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:170 فَرِحِينَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضْلِهِۦ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِٱلَّذِينَ لَمْ يَلْحَقُوا۟ بِهِم مِّنْ خَلْفِهِمْ أَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
3:170 ALLAH'ın onlara bolca verdiği nimetlerle neşe içindedirler. Kendilerine daha katılmamış yoldaşlarına bir korku ve üzüntü olmadığını müjdelemek isterler. - Edip Yüksel (Turkish)

3:171 ۞ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَفَضْلٍ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ ٱلْمُؤْمِنِينَ
3:171 ALLAH'ın bol nimetini ve ALLAH'ın inananların ödülünü yitirmeyeceği gerçeğini müjdelemek isterler - Edip Yüksel (Turkish)

3:172 ٱلَّذِينَ ٱسْتَجَابُوا۟ لِلَّهِ وَٱلرَّسُولِ مِنۢ بَعْدِ مَآ أَصَابَهُمُ ٱلْقَرْحُ ۚ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا۟ مِنْهُمْ وَٱتَّقَوْا۟ أَجْرٌ عَظِيمٌ
3:172 O inananlar ki, savaşta yara aldıktan sonra bile ALLAH'ın ve elçisinin çağrısına uydular. İyilik yapıp erdemli davrananları için büyük bir ödül var. - Edip Yüksel (Turkish)

3:173 ٱلَّذِينَ قَالَ لَهُمُ ٱلنَّاسُ إِنَّ ٱلنَّاسَ قَدْ جَمَعُوا۟ لَكُمْ فَٱخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَـٰنًا وَقَالُوا۟ حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيلُ
3:173 Onlar ki insanlar kendilerine, "Halk size karşı birleşip harekete geçmis; korkun onlardan," dediklerinde, bu onların ancak imanını arttırır ve şöyle derler: "Bize ALLAH yeter; o ne güzel Koruyucudur." - Edip Yüksel (Turkish)

3:174 فَٱنقَلَبُوا۟ بِنِعْمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَفَضْلٍ لَّمْ يَمْسَسْهُمْ سُوٓءٌ وَٱتَّبَعُوا۟ رِضْوَٰنَ ٱللَّهِ ۗ وَٱللَّهُ ذُو فَضْلٍ عَظِيمٍ
3:174 Böylece, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan, ALLAH'tan bir nimet ve lütufla geri döndüler.. ALLAH'ın rızasını gözetmişlerdi. Büyük lütfun sahibi ALLAH'tır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:175 إِنَّمَا ذَٰلِكُمُ ٱلشَّيْطَـٰنُ يُخَوِّفُ أَوْلِيَآءَهُۥ فَلَا تَخَافُوهُمْ وَخَافُونِ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
3:175 Şeytan ancak kendi dostlarına korku verir. Onlardan korkmayın, benden korkun; gerçekten inanmışsanız. - Edip Yüksel (Turkish)

3:176 وَلَا يَحْزُنكَ ٱلَّذِينَ يُسَـٰرِعُونَ فِى ٱلْكُفْرِ ۚ إِنَّهُمْ لَن يَضُرُّوا۟ ٱللَّهَ شَيْـًٔا ۗ يُرِيدُ ٱللَّهُ أَلَّا يَجْعَلَ لَهُمْ حَظًّا فِى ٱلْـَٔاخِرَةِ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
3:176 İnkarcılıkta yarışanlar seni üzmesin. Onlar ALLAH'a hiçbir zarar veremez. ALLAH ahirette onlara bir pay vermemek istiyor. Onlar için büyük bir azap var. - Edip Yüksel (Turkish)

3:177 إِنَّ ٱلَّذِينَ ٱشْتَرَوُا۟ ٱلْكُفْرَ بِٱلْإِيمَـٰنِ لَن يَضُرُّوا۟ ٱللَّهَ شَيْـًٔا وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
3:177 İmanı bırakıp küfrü satın alanlar ALLAH'a hiçbir zarar veremezler ve onlar için acıklı bir azap var. - Edip Yüksel (Turkish)

3:178 وَلَا يَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوٓا۟ أَنَّمَا نُمْلِى لَهُمْ خَيْرٌ لِّأَنفُسِهِمْ ۚ إِنَّمَا نُمْلِى لَهُمْ لِيَزْدَادُوٓا۟ إِثْمًا ۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ
3:178 İnkarcılar, vermiş bulunduğum sürenin kendileri için iyi olduğunu sanmasınlar. Günahlarının artması için kendilerine süre veriyoruz. Onlara alçaltıcı bir azap var - Edip Yüksel (Turkish)

3:179 مَّا كَانَ ٱللَّهُ لِيَذَرَ ٱلْمُؤْمِنِينَ عَلَىٰ مَآ أَنتُمْ عَلَيْهِ حَتَّىٰ يَمِيزَ ٱلْخَبِيثَ مِنَ ٱلطَّيِّبِ ۗ وَمَا كَانَ ٱللَّهُ لِيُطْلِعَكُمْ عَلَى ٱلْغَيْبِ وَلَـٰكِنَّ ٱللَّهَ يَجْتَبِى مِن رُّسُلِهِۦ مَن يَشَآءُ ۖ فَـَٔامِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَرُسُلِهِۦ ۚ وَإِن تُؤْمِنُوا۟ وَتَتَّقُوا۟ فَلَكُمْ أَجْرٌ عَظِيمٌ
3:179 ALLAH inananları şu içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değil. İyiyi kötüden ayıracaktır. ALLAH size geleceği bildirecek de değil. Fakat ALLAH elçilerinden dilediğini seçer. ALLAH'a ve elçilerine inanın. İnanıp erdemli davranırsanız size büyük birödül var - Edip Yüksel (Turkish)

3:180 وَلَا يَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ يَبْخَلُونَ بِمَآ ءَاتَىٰهُمُ ٱللَّهُ مِن فَضْلِهِۦ هُوَ خَيْرًا لَّهُم ۖ بَلْ هُوَ شَرٌّ لَّهُمْ ۖ سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُوا۟ بِهِۦ يَوْمَ ٱلْقِيَـٰمَةِ ۗ وَلِلَّهِ مِيرَٰثُ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
3:180 ALLAH'ın lütfundan kendilerine bağışladığı nimetlerde cimrilik edenler onu kendileri için hayırlı sanmasın. Aksine, o kendileri için zararlıdır. Toplayıp biriktirdikleri, Diriliş Günü boyunlarına dolanacak. Göklerin ve yerin mirası ALLAH'ındır. ALLAH yaptıklarınızdan haberdardır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:181 لَّقَدْ سَمِعَ ٱللَّهُ قَوْلَ ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ فَقِيرٌ وَنَحْنُ أَغْنِيَآءُ ۘ سَنَكْتُبُ مَا قَالُوا۟ وَقَتْلَهُمُ ٱلْأَنۢبِيَآءَ بِغَيْرِ حَقٍّ وَنَقُولُ ذُوقُوا۟ عَذَابَ ٱلْحَرِيقِ
3:181 "ALLAH fakir, biz ise zenginiz," diyenlerin sözünü ALLAH işitmekte. Söylediklerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini kaydedeceğiz ve "Yakıcı azabı tadın," diyeceğiz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:182 ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيكُمْ وَأَنَّ ٱللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ
3:182 "Bu, kendi yaptıklarınızın bir sonucudur." Kuşkusuz ALLAH kullara karşı zalim değildir. - Edip Yüksel (Turkish)

3:183 ٱلَّذِينَ قَالُوٓا۟ إِنَّ ٱللَّهَ عَهِدَ إِلَيْنَآ أَلَّا نُؤْمِنَ لِرَسُولٍ حَتَّىٰ يَأْتِيَنَا بِقُرْبَانٍ تَأْكُلُهُ ٱلنَّارُ ۗ قُلْ قَدْ جَآءَكُمْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِى بِٱلْبَيِّنَـٰتِ وَبِٱلَّذِى قُلْتُمْ فَلِمَ قَتَلْتُمُوهُمْ إِن كُنتُمْ صَـٰدِقِينَ
3:183 Onlar, "Ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda ALLAH bizden söz aldı," diyorlar. De ki, "Benden önce, apaçık delillerle birlikte bu dediğinizi de size getiren elçiler geldi. Sözünüzün eriyseniz niçin onları öldürdünüz?" - Edip Yüksel (Turkish)

3:184 فَإِن كَذَّبُوكَ فَقَدْ كُذِّبَ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ جَآءُو بِٱلْبَيِّنَـٰتِ وَٱلزُّبُرِ وَٱلْكِتَـٰبِ ٱلْمُنِيرِ
3:184 Seni yalanlarlarsa (şaşma), senden önce apaçık deliller, Zeburlar (Tanrı sevgisini dile getiren ilahiler) ve aydınlatıcı kitap getiren elçiler de yalanlanmıştı. - Edip Yüksel (Turkish)

3:185 كُلُّ نَفْسٍ ذَآئِقَةُ ٱلْمَوْتِ ۗ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ ٱلْقِيَـٰمَةِ ۖ فَمَن زُحْزِحَ عَنِ ٱلنَّارِ وَأُدْخِلَ ٱلْجَنَّةَ فَقَدْ فَازَ ۗ وَمَا ٱلْحَيَوٰةُ ٱلدُّنْيَآ إِلَّا مَتَـٰعُ ٱلْغُرُورِ
3:185 Herkes ölümü tadacaktır. Diriliş günü ödülleriniz size eksiksiz olarak verilir. Kim ateşten kurtarılıp cennete sokulursa, zafer kazanmış olur. Dünya hayatı ancak aldatıcı bir zevkten ibarettir - Edip Yüksel (Turkish)

3:186 ۞ لَتُبْلَوُنَّ فِىٓ أَمْوَٰلِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَـٰبَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ ٱلَّذِينَ أَشْرَكُوٓا۟ أَذًى كَثِيرًا ۚ وَإِن تَصْبِرُوا۟ وَتَتَّقُوا۟ فَإِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ ٱلْأُمُورِ
3:186 Paralarınızla, canlarınızla sınanacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve ortak koşanlardan çok hakaretler işiteceksiniz. Direnir ve erdemli bir hayat sürerseniz büyük iş yapmış olursunuz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:187 وَإِذْ أَخَذَ ٱللَّهُ مِيثَـٰقَ ٱلَّذِينَ أُوتُوا۟ ٱلْكِتَـٰبَ لَتُبَيِّنُنَّهُۥ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُۥ فَنَبَذُوهُ وَرَآءَ ظُهُورِهِمْ وَٱشْتَرَوْا۟ بِهِۦ ثَمَنًا قَلِيلًا ۖ فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَ
3:187 ALLAH kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemiyeceksiniz," diye söz almıştı. Fakat onlar, onu arkalarına atıp az bir fiyata sattılar. Ne kötü bir alış veriş! - Edip Yüksel (Turkish)

3:188 لَا تَحْسَبَنَّ ٱلَّذِينَ يَفْرَحُونَ بِمَآ أَتَوا۟ وَّيُحِبُّونَ أَن يُحْمَدُوا۟ بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا۟ فَلَا تَحْسَبَنَّهُم بِمَفَازَةٍ مِّنَ ٱلْعَذَابِ ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ
3:188 Sanma ki verdikleriyle gururlanan ve yapmadıkları şeylerden ötürü övülmeyi sevenler, evet sanma ki onlar azaptan kurtulacak. Onlara acıklı bir azap var - Edip Yüksel (Turkish)

3:189 وَلِلَّهِ مُلْكُ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ
3:189 Göklerin ve yerin egemenliği ALLAH'ındır. ALLAH herşeye Kadirdir - Edip Yüksel (Turkish)

3:190 إِنَّ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَٱخْتِلَـٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ لَـَٔايَـٰتٍ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَـٰبِ
3:190 Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbirini izlemesinde akıl sahipleri için ayetler var - Edip Yüksel (Turkish)

3:191 ٱلَّذِينَ يَذْكُرُونَ ٱللَّهَ قِيَـٰمًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فِى خَلْقِ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَـٰذَا بَـٰطِلًا سُبْحَـٰنَكَ فَقِنَا عَذَابَ ٱلنَّارِ
3:191 Onlar ki ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken ALLAH'ı anarlar. Göklerin ve yerin yapısı ve yaratılışı hakkında düşünürler: "Rabbimiz, sen bunları boş yere yaratmadın, sen yücesin, bizi ateş azabından koru. - Edip Yüksel (Turkish)

3:192 رَبَّنَآ إِنَّكَ مَن تُدْخِلِ ٱلنَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُۥ ۖ وَمَا لِلظَّـٰلِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ
3:192 "Rabbimiz, sen kimi ateşe sokarsan elbette onu rezil etmişsindir. Zalimlere yardım eden olmaz. - Edip Yüksel (Turkish)

3:193 رَّبَّنَآ إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِى لِلْإِيمَـٰنِ أَنْ ءَامِنُوا۟ بِرَبِّكُمْ فَـَٔامَنَّا ۚ رَبَّنَا فَٱغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّـَٔاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ ٱلْأَبْرَارِ
3:193 "Rabbimiz, biz, 'Rabbinize inanın' diye imana çağıran bir davetçiyi işittik ve inandık. Rabbimiz, günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve iyi kişiler olarak canımızı al. - Edip Yüksel (Turkish)

3:194 رَبَّنَا وَءَاتِنَا مَا وَعَدتَّنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ ٱلْقِيَـٰمَةِ ۗ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ ٱلْمِيعَادَ
3:194 "Rabbimiz, elçilerin yoluyla bize söz verdiğin şeyi ver, diriliş gününde bizi rezil etme. Sen sözünden hiç caymazsın." - Edip Yüksel (Turkish)

3:195 فَٱسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّى لَآ أُضِيعُ عَمَلَ عَـٰمِلٍ مِّنكُم مِّن ذَكَرٍ أَوْ أُنثَىٰ ۖ بَعْضُكُم مِّنۢ بَعْضٍ ۖ فَٱلَّذِينَ هَاجَرُوا۟ وَأُخْرِجُوا۟ مِن دِيَـٰرِهِمْ وَأُوذُوا۟ فِى سَبِيلِى وَقَـٰتَلُوا۟ وَقُتِلُوا۟ لَأُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَأُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّـٰتٍ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَـٰرُ ثَوَابًا مِّنْ عِندِ ٱللَّهِ ۗ وَٱللَّهُ عِندَهُۥ حُسْنُ ٱلثَّوَابِ
3:195 Rab'leri onlara cevap verdi: "Ben, sizden hiçbir çalışanın yaptığını ödülsüz bırakmam, ister erkek olsun, ister kadın olsun; hepiniz eşitsiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence ve hakarete uğrayanlar, vuruşanlar, öldürülenler... Onların kötülüklerini örteceğim ve onları içlerinde ırmaklar akan bahçelere yerleştireceğim. ALLAH'tan bir karşılık olarak... En güzel karşılık ALLAH'ın yanındadır. - Edip Yüksel (Turkish)

3:196 لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ فِى ٱلْبِلَـٰدِ
3:196 İnkarcıların ülkelerdeki egemenliği seni aldatmasın. - Edip Yüksel (Turkish)

3:197 مَتَـٰعٌ قَلِيلٌ ثُمَّ مَأْوَىٰهُمْ جَهَنَّمُ ۚ وَبِئْسَ ٱلْمِهَادُ
3:197 Bu kısa süreli bir yararlanmadır, sonra cehennemi boylayacaklar; ne kötü bir durak! - Edip Yüksel (Turkish)

3:198 لَـٰكِنِ ٱلَّذِينَ ٱتَّقَوْا۟ رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّـٰتٌ تَجْرِى مِن تَحْتِهَا ٱلْأَنْهَـٰرُ خَـٰلِدِينَ فِيهَا نُزُلًا مِّنْ عِندِ ٱللَّهِ ۗ وَمَا عِندَ ٱللَّهِ خَيْرٌ لِّلْأَبْرَارِ
3:198 Rab'lerini dinleyenler için içlerinde ırmaklar akan cennetler var. ALLAH tarafından bir konut olarak orada ebedi kalacaklar. İyiler için ALLAH'ın yanında bulunanlar daha hayırlıdır - Edip Yüksel (Turkish)

3:199 وَإِنَّ مِنْ أَهْلِ ٱلْكِتَـٰبِ لَمَن يُؤْمِنُ بِٱللَّهِ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْكُمْ وَمَآ أُنزِلَ إِلَيْهِمْ خَـٰشِعِينَ لِلَّهِ لَا يَشْتَرُونَ بِـَٔايَـٰتِ ٱللَّهِ ثَمَنًا قَلِيلًا ۗ أُو۟لَـٰٓئِكَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ ۗ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلْحِسَابِ
3:199 Kitaplıların öyleleri var ki ALLAH'a, size indirilene ve kendilerine indirilene inanırlar. ALLAH'a karşı derin saygıya sahiptirler. ALLAH'ın ayetlerini satmazlar. Onların ödülleri Rab'lerinin yanındadır. ALLAH hesabı çabuk görendir - Edip Yüksel (Turkish)

3:200 يَـٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ ٱصْبِرُوا۟ وَصَابِرُوا۟ وَرَابِطُوا۟ وَٱتَّقُوا۟ ٱللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
3:200 İnananlar! Başarmak için, güçlüklere karşı tek tek direnin, topluca direnin, birlik olun ve ALLAH'ı dinleyin. - Edip Yüksel (Turkish)